Mahkemece yapılacak işin, HMK'nin 294, 297 ve 298. maddelerine uygun şekilde, uyumsuzluk ve çelişkiyi giderecek şekilde, davanın esası hakkında yeniden bir karar vermekten ibaret olduğu-
Temyize konu davada mahkemece, gerekçeli kararın son paragrafında "...herhangi bir geçerli hukuki nedene dayanmadan haksız olarak fazladan alınan .............. TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir. " denilip tüm davalılar sorumlu tutulmasına rağmen hüküm fıkrasının 1. bendinde "... itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,.." denilerek belirlenmeyen bir davalı yönünden hüküm kurulmuş olup kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı-
Gerek mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararın hüküm fıkrasında 7.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, kararın gerekçesinde ise; 7.500,00 TL manevi tazminata hükmetmenin hak, nesafet ve adalet kurallarına uygun olacağı kanaatine varılmıştır, denildiği, bu durum HMK'nın 294/3 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ve hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekeceği-
Temyize konu karar değerlendirildiğinde, kararda “davacının taleplerinin bilirkişi raporu doğrultusunda kabulü” dışında hiçbir gerekçeye yer verilmediğinin görüldüğü, mahkemece verilen kararın HMK’nun 297/2 maddesine aykırı olduğu, gerekçesiz olarak karar verilerek, tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesinin yerinde olmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalılarca dosyaya sunulan devam kontrol formları ve puantaj kayıtları dikkate alındığı takdirde, davacının fazla çalışma hafta tatili ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığı, ancak delillerin takdiri mahkemeye ait olmak üzere tanık beyanlarına göre söz konusu alacakların hesaplandığının ifade edildiği, mahkemece, bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde hataya düşülerek, davalıların sunduğu yazılı kayıtlar konusunda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, gerekçesiz olarak tanık beyanları doğrultusunda karar verilmesinin isabetsiz olduğu, bu itibarla öncelikle, dosyaya sunulan aylık devam kontrol formları ile puantajlar konusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılması, toplanan tüm deliller yeniden bir arada değerlendirildikten sonra, davacının talepleri konusunda bir sonuca varılması, varılan sonucun kararda gerekçeleri ile birlikte ortaya konulması gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesi ile ödediği bedelin yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, mahkemece asıl alacağa dair istemin kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, faiz talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK.’nin 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiş olduğu- Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği- İİK.'nin 24/4. maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekeceği- Mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının ayar ve gram (özellikle ayar) niteliklerinin tespiti için deliller değerlendirilip, kuyumcu bir bilirkişiden rapor alınarak, ziynet eşyasının gram ve ayarının hükümde gösterilerek, davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK.'nin 297. maddesine aykırı hüküm tesisinin doğru görülmediği-
Mahkemece, bozmaya uyma ya da uymama yönünden bir ara karar oluşturulmadan hüküm kurulduğu, öncelikle bozma kararına uyulup uyulmaması takdir edilerek, direnme ya da uyma yönünde açıkça bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece bozma nedeni uyarınca yapılacak araştırma sonucunda işçinin aldığı ücretin zamana, parça başına, yüzde usulüne ya da diğer ücret türlerinden hangisi olduğunun belirleneceği, talep konusu alacakların belirlenen bu ücret türüne göre hesaplanıp hüküm altına alınacağı, bu bent uyarınca yapılacak araştırma sonucunda eğer işçinin ücretinin parça başına ücret olduğuna karar verilmesi hâlinde bu kez de bozma kararının 4 nolu bentte gösterildiği üzere fazla çalışma alacağının hüküm altına alınmasının gerektiği, dolayısıyla 4 nolu bende göre işlem yapılmasının ancak 3 nolu bent uyarınca yapılacak araştırmanın sonucuna bağlı olduğu, bir başka deyişle 3 nolu bozma genel bir bozma iken 4 nolu bozmanın buna bağlı bir özel bozma nedeni olduğu, mahkemece bu yön gözetilmeksizin genel nitelikte olan 3 nolu bozma nedenine uyulduktan hemen sonra bu bent uyarınca yapılacak araştırma sonucunda işçinin parça başı ücret aldığının tespiti hâlinde fazla çalışma alacağının ne şekilde hüküm altına alınması gerektiğine dair bağlı bir bozma nedeni olan 4 nolu bende karşı direnme kararı vermesinin kendi içinde çelişkili bir durum oluşturduğu, bu durum karşısında, mahkemece, ücretin türü ve miktarının tespitini içeren genel nitelikli 3 nolu bozma nedenine uyup, buna bağlı olan ve ancak ücret araştırması sonucunda parça başına ücret aldığının tespiti hâline hasredilen 4 nolu bozma bendine direnmesinin mümkün olmadığı- Mahkemece bozma kararının “Hüküm altına alınan alacakların infazda tereddüte yol açacak şekilde net mi yoksa brüt mü olduğunun belirtilmemesi usule aykırıdır” şeklindeki 5 nolu bozma nedenine karşı direnilmesine karar verildiği ancak gerekçeli kararda direnme gerekçelerinin gösterilmediği, o hâlde mahkemece, Anayasa'nın 141’inci maddesinin üçüncü fıkrası ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nın 297’nci maddesi gözetilerek ve özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı, direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermek gerekeceği-
6100 sayılı HMK.'nun 294. ve 297. maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağının açıklandığı; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğunun belirtildiği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı, mahkemece yapılacak işin; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-