Uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin olup, taraflar arasında temel ilişkinin varlığı da tartışma konusu olmadığına göre, davanın muamele merkezinde açılmasında yasaya aykırı yön bulunmayacağı-
Mahkemece “toplanan delillere göre; davacı tarafından işlemleri yapan kişiye yazılı talimat verilmemişse de, davacı ve işlemleri yapan arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının yapılan işlemlerden haberi olduğu, meydana gelen zarar üzerine teminat açığının yine bu kişi tarafından bankaya para yatırılarak kapatıldığı, işlemlerden haberi olan davacının işlemlere icazet verdiği, ceza soruşturmasının sonucunun davayı etkilemediği” gerekçesi ile “davanın reddine” karar vermesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece, davalı yanın icra takibine yönelik yetki itirazı gözetilerek, “yetkili icra dairesinin davalının ikametgâhının bulunduğu yer icra daireleri olduğu” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Delil listesinde davalı şirket kayıtlarını delil olarak gösterdiği gibi, dava dilekçesi ekinde sözleşme ve üzerinde teslim alanın imzasının da bulunduğu bir faturayı delil olarak sunmuştur. Bu durumda mahkemece gerek sözleşme altındaki imzanın gerekse de faturada ki teslim alan imzasının davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının belirlenmesi yönünden, davalı şirket yetkilisinin isticvabı yoluna gidilmesi ve delil olarak gösterilen davalı şirket kayıtlarının bilirkişi vasıtası ile incelenmesinden sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava, Aksaray İcra Müdürlüğündeki icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Daha önce Şişli İcra Müdürlüğünde açılan takip yetkisizlikle sonuçlanmış ve yetkili olduğu bildirilen Aksaray’da yeni bir takip yapılmıştır. Her iki takibin alacaklıları ve miktarları farklıdır. Bu durumda mahkemece davanın konusunun, Aksaray İcra Müdürlüğünde yapılan takip olduğu gözetilerek, davacı şirketin anılan takiple alacak talebinde bulunmasına ve alacak miktarını Şişli İcra Müdürlüğündeki takip miktarından farklı olarak göstermesine yasal bir engel bulunmadığı-
TBK.’nun 583. maddesinde kefillik sözleşmesinin geçerli olabilmesinin, yazılı biçimde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın gösterilmesine bağlı olduğu; bu yönün hâkim tarafından kendiliğinden göz önüne alınması gerekeceği; anılan taahhütnamede kredi limiti yazılı olmadığı gibi, kefillerin sorumlu oldukları belirli bir tutarın gösterilmediği anlaşılmakla, adı geçen davalıların borçtan sorumlu tutulamayacakları-
Mahkemece, takibe itiraz eden borçlular itirazlarını geri aldıklarından, “konusuz kalan davanın esası hakkında karar vermeye yer olmadığı ve ihtilaflı alacağın %40 (şimdi; %20’si) oranında inkâr tazminatının davalılardan tahsiline” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan delillerin, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı, sunulmuş olsalar bile bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamayacağı; bu kuralın istisnasının, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcun sönmüş bulunduğunu ortaya koyan örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname ve benzeri nitelikte bir belge olduğu-
Borçlar Kanununun 53. maddesine göre hukuk hakiminin, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla bağlı olmasa da sabit olan maddi olgularla bağlı olduğu, ceza davasının sonucunun eldeki davayı etkileyecek nitelikte ise mahkemece ceza davasının sonucunun bekleneceği-
Davacı alacağını 6183 sayılı Yasa uyarınca veya genel haciz yoluyla takip edebilir. 6183 sayılı Yasa uyarınca takip edilebilir olması, bir alacağın genel haciz yolu ile takibine engel teşkil etmez. O halde mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-