Davalının davacı tarafından düzenlenen faturaya itiraz etmeyerek ticari defterine kaydetmesi ve bedelin ödenmesi için gönderilen ihtara verdiği cevapta, “akdin hata ve gabin ile sakat olduğunu” belirtmek suretiyle sözleşmeyi fesh ettiğini bildirmesi karşısında, dolaylı olarak akdin varlığını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, akdin hata ve gabin ile sakat olduğunu ileri sürmüşse de, hatanın varlığı ve gabin koşullarının oluştuğu kanıtlanamadığından, tarafların akit ile bağlı olduğu kabul edilmelidir-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; tellallık sözleşmesinin BK.’ nun 404/3 maddesi uyarınca yazılı yapılmasının geçerlilik şartı olduğu, şifahi yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu geçersiz sözleşmeye göre davalının aldığını iade ile yükümlü olduğu, bu nedenle “itirazın iptaline takibin devamına, %40 tazminatın davalıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir durum bulunmadığı-
Mahkemece gecikme zammının faiz niteliğinde olduğu gözetilmeden, faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurması yasaya aykırı olduğu gibi, normal elektrik bedeli dışında kalan kaçak elektrik kullanımının haksız fiil teşkil etmesi nedeni ile, bu kalem davacı alacağının likit olmadığı da gözetilmeden, davacı alacaklı yararına %40 oranında tazminata karar verilmiş olmasının da bozmayı gerektireceği-
Malzeme teslimindeki gecikmeden iş sahibi sorumlu tutulacağından, bu sürenin tenzili ile kalan süre için gecikme cezasına hükmedilmesi gerekirken, fazlaya karar verilmesinin, hükmün bu nedenle bozulmasını gerektireceği-
Kredi alacağı likit olduğundan, itirazın iptaline karar verildiğinde, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Sözleşmede miktarı belirlenen cezai şart alacağının likit olduğu gözetilerek, davacı yararına inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; davacının delil olarak dayandığı dava konusu sözleşmedeki imzanın davalıya ait olduğu saptanmış olup, her ne kadar davalı yanca başka bir sözleşme ibraz edilmişse de, önceki tarihli sözleşmeye itibar edilmesi gerekeceği- Davalının “sözleşmenin özel şartlar bölümünün sonradan kendi bilgisi dışında doldurulduğu” savı ve bu savın mahkeme tarafından kabul edilmesi; “davacı tarafından sunulan yazılı belgeye karşılık davalı savının aynı kuvvette bir delille ispatlaması gerektiği” gözardı edilerek, ispat külfetinin davacıya yüklenilmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece “her iki davalının da iflasına karar verildiği, ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı, alacaklarının tümünün iflas masasına kayıt edildiği, İİK gereğince iflas kararının kesinleşmesi ile müflisin taraf olduğu takiplerin düşeceği, bu durumda davanın konusuz kaldığı, %40 inkâr tazminatı istemenin yasal dayanaktan yoksun bulunduğu, dava açıldığı tarihte davacı banka haklı durumda bulunduğundan, davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu olduğu, gerekçeleri ile, “konusu olmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına” dair verilen kararın onanması gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; mahkemece “takipten sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde” hüküm kurulması doğru değilse de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekeceği-
Dava açıldıktan sonra, davalı borçlunun icra dosyasındaki itirazından vazgeçmesi nedeni ile davanın konusuz kaldığı ve böylece davalının haksızlığı anlaşıldığına göre dava konusu alacağın likit nitelikte olduğu da gözetilerek, davacı lehine inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-