Uyuşmazlık, banka kartını da içeren sözleşmeden kaynaklandığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceği-
Elektrik kullanımı bedelinden doğan alacak “likit” nitelikte olduğundan, icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı, “davacı avukatı vekil tayin ettiğini, yazılı sözleşme yapmadıklarını, davacının müddeabihin %10’ u oranında ücret isteyemeyeceğini, aralarında vekâlet akdinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Yasası’nın 164/4. maddesi gereğince müddeabihin %5 oranında ücret isteyebileceğini” savunmuşsa da, mahkemece sonradan yürürlüğe giren 5043 sayılı yasaya göre “davanın kazanılan bölümü üzerinden %10 oranında ücret takdiri” yoluna gidilmiştir. Halbuki davacının vekâlet üstlendiği tarihte yürürlükte olan 4667 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/4 maddesi hükmü gereğince tarafların dava değeri olarak kabul ettiği miktar üzerinden %5-%15 arasında bir ücret takdir ve tayini gerekeceği-
Davacının dava dilekçesinde ‘’her türlü delil’’ diyerek, delil listesinde ise açıkça ‘’yemin’’ demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözetilerek, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp, sonucuna göre karar vermek gerekeceği-
Sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise iade borcunun zenginleşmenin tamamını kapsayacağı-
Davaya dayanak yapılan genel kurulda, aidatlarını zamanında ödemeyenlerden aylık %20 oranında gecikme cezası alınması kararlaştırılmış ise de, konut yapı kooperatifi ile ortağı arasındaki ilişkinin bir ticari ilişki olmaması, belirlenen oranın B.K.nun 19 ve 20. madde hükümleri karşısında geçersiz bulunması mahkemece gözden kaçırılarak, gerek işlemiş gerekse işleyecek faiz yönünden bu oranın esas alınması sureti ile karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, davalı kefilin sorumlu olduğu miktarın belli olmaması nedeni ile davanın reddine karar vermesinde isabetsiz bir yön bulunmadığı-
Gayrimenkul tellallığı akdi yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup öngörülen şekil şartı ispat değil geçerlilik şartıdır. Bu hususun mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Yazılı olarak yapılması yasada öngörülen ve taraflara karşılıklı hak ve yükümlülükler getiren bir sözleşmenin hukuken geçerlilik kazanabilmesi, borç yüklenen tarafların imzalarının bulunması ile mümkündür. Sadece bir tarafın imzalamış olduğu belge hukuken tek taraflı irade açıklaması niteliğini taşır ve hakkın esasına yönelik bulunan şekil eksikliği nedeni ile tarafları bağlayıcı bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceği-
Davacı, davalıyla arasında temel ilişki bulunduğunu iddia etmiş ve davanın zaman aşımı dolmadan açıldığı da anlaşıldığından davacıya alacağını kanıtlamaya elverişli delillerini sunma olanağının verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinin davalı şirkete Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümlerine aykırı olarak tebliği durumunda, bu durum savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan esaslı bir usul hatası olduğundan, mahkemece dava dilekçesinin davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliği ile adı geçen davalının savunması alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile karar vermek gerekeceği-