İİK.’nun 67/3 maddesine göre, itirazın iptali davasının kabulü halinde, itiraz eden mirasçı ise inkâr tazminatına hükmolunmasının zorunlu koşulunun, itirazın kötüniyetli yapıldığının kanıtlanması olduğu-
İtirazın iptali davası sonuçlanıp kesinleşmeden tasarrufun iptali davasının esası hakkında karar verilemeyeceği, başka bir deyişle itirazın iptali davasının, tasarrufun iptali davası için ön mesele teşkil edeceğini-
Davacı şirkete kasko sigortalı araca verilen zararın tazmini için girişilen takibe vaki itirazın iptali davasında; tazminat miktarı bilirkişi incelemesinden sonra belli olacağından, dava tarihinde henüz likit olmayan alacağa dayanılarak inkâr tazminatına hükmedilmesinin uygun olmayacağı-
Davacı, eski belediye başkanı olan davalının belediyeyi zarara uğratması nedeniyle “hakkında yapılan icra takibine itiraz ettiğini” iddia ederek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. İçme suyu hattının bakım ve yenileme çalışmaları sırasında Karayolları Genel Müdürlüğüne ait data kablosuna zarar verilmesinde davalının şahsi sorumluluğu olmadığı açıktır. Kamu hizmeti sırasında kamu personeli tarafından verilen zarar ödenmiştir. Bu nedenle davalının şahsi sorumluluğuna gidilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Satım konusu mal için düzenlenen faturanın altının imzalanarak alıcıya verilmesi, bir başka anlatımla faturanın kapalı olarak düzenlenmesinin, bedelinin tahsil olunduğuna karine teşkil edeceği-
İcra takibine konu alacak yargılama sonucu belirlendiğinden ve likit olmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Davalı savunmasında takip konusu çek bedelinin akdi ilişki içinde bulunduğu dava dışı şahsa ödediğini belirterek, bila tarihli “makbuz ve ibraname” başlıklı ödeme belgesini ibraz etmişse de, davacı “bu belgenin her zaman düzenlenebileceğini” bildirerek itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, adı geçen dava dışı kişinin, anılan belgenin içeriği ve imzasının kendisine ait olup olmadığı yönünden dinlenerek, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipler, borçlunun iflası ile durmaz ve düşmez(İİK.m.194/1). Bu nedenle davanın itirazın iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davacı yana davalılardan şirket aleyhine takip yapılmış olması karşısında adı geçen şirketin itirazı olmadığından bahisle hakkında red kararı vermek gerekirken, hatalı gerekçe ile karar verilmesi ve adı geçenin yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile sorumlu tutulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı borçlu, aleyhinde A.ağa İcra Müdürlüğü’nde yapılan takibe karşı borca itirazla birlikte, icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek, “yetkili icra dairesinin davalının muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi olduğunu” bildirmiştir. Bu durumda mahkemece, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile mahkemenin yetkisiz olduğundan bahisle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bilirkişi raporunda ve davalının itirazı üzerine alınan ek bilirkişi kurulu raporunda satışın yabancı para üzerinden yapıldığı ve bu nedenle davacının fiili ödeme tarihine göre kur farkından 76.727.220 Dolar alacaklı olduğu, BK.'nin 83. maddesi gereğince yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının talep edilebileceği, davalının aynı ilişkiden doğan bir kısım kur farkını ödediği ve dava konusu kur farkı faturalarını da kabul ederek ticari defterlerine kaydettiği, açıklanan yönler gözetilerek davacının kur farkından oluşan alacağının tahsiline karar verilmesi gerektiği-