Olumsuz tespit davasında ileri sürülen iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, borçlunun aleyhine itirazın iptali davası açıldıktan sonra, olumsuz tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı–
Hakemler açılan itirazın iptali davalarında karar vermeye ve bunun sonucu olarak icra inkâr tazminatı istemi konusunda da karar oluşturmaya yetkili olup, bu durum gözden kaçırılarak davanın alacak davası olarak kabul edilip, bu şekilde sonlandırılmasının hakem kararının bozulmasına neden olacağı-
İpotek veren müteselsil kefil aleyhine takip yapılmasında yasaya aykırı yön bulunmayacağı-
Taraflar arasında sözleşme bulunmamakta olup mahkemenin somut olayda açıktan kredi kullandırma niteliğinde bir işlem bulunduğu kabul edilerek, kredinin kullandırıldığı tarihten temerrüdün gerçekleştiği takip tarihine kadar aynı tür kredilere uygulanan faiz oranı uygulanarak, davacının takip tarihi itibarı ile talep edebileceği alacak miktarının hesaplanması, takip tarihinden sonrası için ise işin ticari niteliği gözetilip “avans faizi”ne hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece, BK’nun 484 maddesine göre kefaletin geçerli olabilmesi için yazılı bir sözleşmenin olması ve kefalet miktarının gösterilmesi gerektiği, davacının icra takibinde belirttiği kredi sözleşmelerini dosyaya ibraz edemediği, bankanın birçok şubesinin cevabi yazılarında “davalı ile akdedilmiş sözleşmelerinin bulunmadığını” bildirmesi karşısında, “davacının davasını ispatlayamadığı”ndan bahisle davanın reddedilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Uyuşmazlıkta davacı (sağlayıcı-satıcı) davalıya (tüketici-alıcıya) eğitim hizmeti sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığından, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olacağı-
Bir yıllık itirazın iptali davasını açma süresi kural olarak "borçlunun itirazını" alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlarsa da, alacaklının itirazın iptali davası açmadan önce icra mahkemesine başvurarak "borçlunun itirazının kaldırılmasını" istemiş olması halinde, alacaklı icra mahkemesine başvurduğu tarihte borçlunun itirazını öğrenmiş sayılacağından bu durumda itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklının, icra mahkemesine başvurduğu tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemede itirazın iptali davası açması ve aksi takdirde açılan davanın "süre aşımı" nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davada iki tarafın her birinin kısmen haklı çıktığı gözetilerek, yargılama giderlerinin, yanların haklılık oranına göre paylaştırılması, bu bağlamda vekâlet ücretinin de buna göre takdir edilmesi gerekirken, mahkemece yargılama giderlerinden salt davalı yanın sorumlu tutulması ve davalı vekiline avukatlık ücreti takdir edilmemiş olması bozmayı gerektireceği-
Davacı banka, “kredi kartı borçlarının ödenmediğini, başlatılan icra takibinin ise itiraz nedeni ile durduğunu” ileri sürerek “itirazın iptalini” istemiştir. Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, bankalar tarafından açılacak davalarda genel mahkemelerin görevli olacağı-
Taraflar arasında düzenlenen avukatlık sözleşmesinin içeriğine göre takip edilen davalar hakkında kabulüne karar verilen kısım üzerinden %25 oranında avukatlık ücreti hesaplayarak takip yapması halinde, avukatlık ücret sözleşmesi başarıya göre değişmek koşuluna bağlanmadığı gibi, “hasılı davaya iştirak” niteliği taşıdığı için geçersiz olacağı-