Mahkemece görülen davada iki kez bilirkişi raporu alınmasına rağmen, bunlara itibar edilmemiştir. “Konu özel uzmanlık istediğinde, mahkemece bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulur” hükmü karşısında, mahkemece “hukukçu, konusuna uzman gümrükçü ve muhasebeciden oluşan bilirkişi kuruluna, Yargıtay denetimine elverişli rapor hazırlattırılarak” tüm delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo vasfını yitiren çeke karşı taraflar arasında temel ilişki bulunmadığından, bu nedene dayalı olarak talepte bulunulamaz ise de, davacının hamil, davalının da keşideci olduğu gerçeği karşısında hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceği, bu durumda “sebepsiz zenginleşmediğini” ispatla yükümlü olduğu gözetilmeden karar oluşturmanın bozmayı gerektireceği-
Dava, süresinde bankaya ibraz edilmemiş çeke dayalı olarak yapılan icra takibine karşı, davalı keşideci tarafından yapılan itiraz üzerine TTK.’ nun 644. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacı hamilin TTK.’ nun 644. maddesine dayalı olarak keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme davası açabileceği, bu nedenle “... TL asıl alacak ve ... TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptaline, %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava konusu icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp, takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olduğunun anlaşılması halinde işin esasını incelemesi, aksi takdirde “yetkili icra dairesinde girişilmiş bir icra takibi bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermesi gerekirken, icra dairesinin yetkisine yönelik hiçbir inceleme yapılmadan, “dava dilekçesinde bu konuda bir itiraz getirilmediği” şeklindeki yanılgılı gerekçeye dayanılarak hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edilip borca itiraz edilmemesi halinde, davaya icra mahkemesinde bakılması gerekirken, sanki borca da itiraz varmış gibi davanın esastan görülmesinin bozmayı gerektireceği-
Kefil, kefalet limitiyle sınırlı olarak kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olacağı, Genel Kredi Sözleşmesinde “kefilin, söz konusu sözleşme uyarınca kefalet miktarıyla sınırlı olarak müşterinin tüm borçlarından sorumlu olacağı” açıkça yazılmıştır. Bu nedenle mahkemenin, “kefilin sadece taksitli ticari krediden sorumlu olup, BCH kredisinden sorumlu olmayacağını” kabul etmesinin yerinde olmayacağı-
Mahkemece “çek asıllarının bankaya ibrazı durumunda” kısmi ödeme talep edilebilirken “takasa ibraz edilen çeklerde kısmi ödeme istenemeyeceği” gözetilmeden hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
5464 sayılı Banka Kartları Kanununun geçici 4.maddesi uyarınca; davalının, davacı bankaya müracaat edip etmediği, başvuruda bulunmuş ise koşulları yerine getirip getirmediği araştırılmadan hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
257)Mahkemece “sözleşmede kefalet limitinin olmadığı” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiştir. Davalı icra dosyasına yaptığı itirazda; sözleşme limitinin olduğunu belirterek, bu miktarı icra dosyasına yatırmış olup, bakiye borç için takibin durdurulmasını talep etmiştir. Bu nedenle mahkemenin gerekçesi doğru değilse de, kefilin kefalet miktarını aşan borçtan sorumlu tutulması mümkün olmadığından “davanın reddine” karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan, mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek hükmün onanması gerekeceği-
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Sigortalı araç kaza sonrası tamamen hasar görmüş olup, sigortacı şirket tarafından ödenecek tutar, Genel Şartlar uyarınca aracın gerçek sigorta değeri yani piyasa rayiç değeridir. Bu nedenle ancak yargılama sonunda belirlenebilir. İİK.’ nun 67 maddesi uyarınca alacak yargılama ile belirlendiğinden, icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-