Avukatın takip etiği işlerde yapmış olabileceği masraf tutarı araştırılarak, avukatın banka hesabına gönderilen paranın, ücret veya masraf ya da kısmen ücret veya masraf olup olmadığının tespit edilmesi gerekeceği-
Kısa kararın verildiği tutanağın düzenleyicisi ile gerekçeli kararın yazıcısının farklı olması, her iki işlemin o işlemi yapanlarca imzalanmış olması karşısında kararın güvenilirliğine de herhangi bir eksiklik getirmeyecektir. Somut olayda; kısa kararın verildiği duruşmaya katılan zabıt kâtibi ile gerekçeli kararı yazan zabıt kâtibi aynı değildir. Ne var ki, her birinin yapmış olduğu işlemde, yani tutukları tutanak ve yazdıkları kararda ad, soyad ve sicil numaraları ve altında imzaları bulunmaktadır. Kısa karar tutanağını düzenleyen kâtibin gerekçeli kararı da yazması gerektiği yönünde bir usul hükmü ve yasal düzenleme bulunmadığı gibi, 1086 sayılı HUMK’ nun 381/2. 388/1 ve 390. maddeleri hükümlerine aykırılıktan söz edilemeyeceği-
Borçlu (ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün; İİK m.62) süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmemiş veya süresi geçtikten sonra itiraz etmiş ve bu nedenle ilamsız icra takibi kesinleşmiş ise, alacaklının “itirazın iptali davası” açmasında hukuki yararı bulunmadığından, bu davayı açmasının mümkün olmayacağı-
Çek karnesi veren davalı bankanın, her bir çek yaprağı nedeni ile 3167 sayılı Kanun uyarınca sorumluluğu bulunduğu-
İtirazın iptali davasında bir yıllık hak düşümü süresi, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmesinden itibaren başlar. Borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmedikçe, itirazın iptali için öngörülen süre işlemeye başlamaz. Mahkemece bu yönler gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın süreden reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bir kısım davalılarla yapılan avukatlık ücret sözleşmesinde ücretin, iş konusu parsellerin rayiç bedeline göre belirlenmiş olması, “hasılı davaya iştirak” niteliği taşıdığı ve sözleşmede başarıya göre değişen bir oran da belirlenmediği için avukatlık sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Kanunun kesin olarak emrettiği hukuki kurallara veya kanuna aykırılık; ahlaka veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara aykırı olmadıkça, iki tarafın yaptığı muameleler muteber addolunur. Davacı, iddiası incelendiğinde olayın ahlak ve adaba aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşıldığı gibi; bir şahsa ait olan polikliniğin ruhsatının başkası adına düzenlenmesine engel yasal bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Olayda kamu düzenine aykırı bir durum yoktur. Hal böyle olunca işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yanlış nitelendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Trafik kazalarından doğan tazminat davalarında, kusur ve hasarın tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve alacak, “likit” olmadığından, İİK’ nun 67/2 maddesinin uygulanamayacağı-
Borçlu davalılara, aleyhlerindeki icra takibi sebebi ile gönderilen ödeme emirleri bila tebliğ geri dönmüş ise de, davalılar ihtiyati haciz sırasında aleyhlerine girişilen icra takibini öğrenip takibe itiraz ettiklerine göre, alacaklının itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararı olacağının kabulü gerekeceği-