İİK. nun 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde açılması gerekir. Bu, dava şartı olup mahkemece resen gözetilmelidir. İlamsız icra takibine itiraz, alacaklıya tebliğ edilmemiş olsa bile, itirazın kaldırılmasını isteyen alacaklı, itirazın içeriğini öğrenmiş olacağından, bir yıllık dava açma süresi, icra mahkemesine “itirazın kaldırılması” için başvurduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı-
Avukat tarafından takip edilen dosyada, tarafların sulh olmaları halinde, vekil edenin, avukatı ile aralarında adiyen düzenlenmiş olsa dahi sözleşmede belirtilen miktarı avukatına karşı ödemek zorunda olduğu-
Takip ettiği davaya muvafakati olmadan başka bir avukatın girdiğini gören avukatın bu nedenle istifa etmiş olması haklı istifa olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle, haklı istifa eden avukat ücrete hak kazanacağı-
Mahkemece, icra dairesinin yetkisine yönelik borçlunun itirazı incelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçelerle borçlunun icra dairesinin yetkisizliğine ilişkin itirazı incelenmeden, “mahkemenin yetkisizliği” nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmiş olmasının, usul ve yasaya uygun düşmeyeceği-
Vekil zimmetinde kalan müvekkil parasının faizini de vermeye mecburdur. Yasadan doğan bu sorumluluk sebebiyle vekilin temerrüde düşürülmesine gerek olmayacağı-
Dava; “zorunlu trafik sigortası gereğince zarar görene ödeme yapan sigortalının, kendi sigortalısına, rizikonun alkollü araç kullanılması nedeniyle sigorta tazminatı dışında kaldığı” gerekçesiyle açtığı itirazın iptali davasıdır. Mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, “olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığı”nın saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin tespiti halinde, “oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağı” ilkesi benimsenmelidir. Olay alkol alınması sebebiyle, aracın güvenli sürme yeteneğinin kaybedilmesi sonucu meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rucü hakkı olacağı-
Kefalet sözleşmesinden kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın mevcudiyeti anlaşılabiliyorsa, sözleşmenin geçerli olacağı kuşkusuzdur. Oysa ki somut olayda, kefalet limiti gösterilmediği gibi, sözleşmeden de kefilin sorumlu olacağı miktar anlaşılamadığından, kefalet akdinin geçerliliğinden artık söz edilemez. Hal böyle olunca, mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden davalı kefilin sorumluluğunu gerektirecek şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasını gerektireceği-
İcra takibine konu edilen olay haksız eylem niteliğinde olup, uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden, tazminat tutarı likit olmadığından, İİK’nun 67/2 maddesinin uygulanamayacağı-
Avukatlık Kanununun 166. maddesinde tanımlanan hapis hakkının, sadece vekâlet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında kullanabileceği- Avukatın müvekkili nam ve hesabına tahsil ettiği alacak ve değerlerden, ücret ve masraftan fazla bir miktarını ’hapis hakkı’ adı altında elinde tutması, yasanın konuluş amacına ve avukatlık meslek kurallarına aykırı olacağı- Avukatın tahsil ettiği paraları, müvekkiline bildirmediği ve ödemediği anlaşıldığına göre, azilinin haklı sebebe dayandığının kabul edilmesi gerekeceği- Bu nedenle, ancak azil tarihine kadar tamamlanmış işlere ilişkin vekâlet ücreti istenebileceği- İşin başında “masraflar için avans almadığını” iddia eden avukatın, bu iddiasını kanıtlaması gerekeceği-