Dava; tellâliye-komisyon ücretinden kaynaklanan alacak nedeni ile başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Tellallık öyle bir sözleşmedir ki, onunla tellâl, ücret karşılığında bir sözleşme yapmak olanağı hazırlamak ya da yapılmasına aracılık etmekle görevlidir. Tellallık sözleşmesinde kural olarak vekillik kuralları uygulanır.Tellallık sözleşmesinin karşılıklı hak ve borçlar doğuran (iki tarafa da borçlar yükleyen) bir sözleşme olduğu, taşınmaz mal tellallığı sözleşmesinin, yazılı biçimde yapılmazsa geçerli olmayacağı,tellallığın iki şekilde gerçekleşebileceği; fırsat gösterme tellallığında; sözleşmenin kurulması fırsatına ait bilginin sağlanmasının söz konusu olduğu, aracılık etme tellallığında ise; aracılık tellalının iki tarafı bir araya getirmek ve olası düşünce uyuşmazlıklarını gidermek için uğraşmak zorunda olduğu, somut olayda yanlar arasında düzenlenen sözleşme gözönüne alındığında; bu sözleşmenin “aracılık etme tellallığı” olduğunun anlaşılmakta olduğu, tellallık sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, yazılı biçim koşulu olmayıp, yalnızca taşınmaz tellallığının geçerli olabilmesi için yazılı yapılması gerektiği, yazılı sözleşme uyarınca istenen komisyon ücretine yönelik itirazın iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlk cironun bononun lehtarı tarafından yapılmayıp, davacı tarafından yapıldığı ve daha sonra ciro yoluyla senedin davacıya geri döndüğü anlaşılmakla; mahkemece, ciro silsilesindeki bozukluk nedeni ile davacının yetkili (meşru) hamil sayılamayacağı ve bu bonoya dayalı olarak alacak talebinde bulunamayacağı gözetilmeden, davanın kabul edilmesi kararın bozulmasını gerektirir-
Davalı yan zamanaşımı def’inde bulunmuş olduğuna göre yerel mahkemece, zamanaşımı def’i konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden işin esasını incelemiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmeyeceğinden kararın bozulmasını gerekeceği-
Mahkemece “toplanan delilere göre, aracın banka lehine rehin edildiği, rehinli aracın davacıya yediemin olarak teslim edildiği, davalının, yediemin olarak kendisine teslim edilen aracı talep edilmesine rağmen bankaya teslim etmediğinden hukuken sorumlu olduğu” gerekçesi ile davanın kabul edilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasında sözleşmenin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İcra takibi ve takibe itirazlar, takibin itiraz üzerine durmasından sonra açılan itirazın iptali davasında uyuşmazlık sözleşme gereğince gönderilen mal bedelinin ödenip ödenmediği, bir başka deyişle sözleşmeden doğan para borcunun davacıya ödenip ödenmediğinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda borcun bir miktar para borcundan ibaret olması nedeniyle BK.’ nun 73/1, HUMK.’ nun 10. maddesi gereğince alacaklı davacının ödeme zamanındaki ikametgâhının bulunduğu yer icra dairelerinin takipte yetkili olduğu gözetilmeden icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemelerince bakılması gerekeceği-
İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için itirazın iptali davası açıldığı tarihte borcun ödenmemiş olması gerekir. Dosya kapsamından, davanın açıldığı tarihten önce alacağın aslının ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda “itirazın iptali” talebinin reddi gerekeceği-
Davalı, “dava konusu borcu kısmen banka havalesiyle kısmen çekle ödediğini” savunmuş, davacı ise “yapılan ödemelerin başka bir senede ilişkin olduğunu” bildirmiştir. Bu durumda mahkemece “ödemelerin başka bir borca yönelik olduğu” yönündeki iddiasını, davacının ispatla yükümlü olduğu gözetilmeden, ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülmesi isabetsiz olmuştur-
Kural olarak, paydaşlar intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi için, talepte bulunan paydaşın taşınmazdan yararlanma isteğini karşı tarafa iletmiş olmasına rağmen, karşı tarafın taşınmazdaki payını aşan oranda taşınmaz üzerinde tasarrufa devam etmesi yeterli olup, fiilen men edilme eyleminin varlığının gerekmediği; intifadan men koşulunun, yemin dâhil her türlü delil ile ispatlanabileceği-
5464 sayılı Yasaya eklenen geçici 5. madde hükmüyle banka kredi kartı borcu bulunan kart hamillerine, borcun yeniden yapılandırılması ve taksite bağlanması sureti ile tasfiyesi konusunda birtakım olanaklar sağlanmıştır. Bu durumda mahkemece, banka kredi kartı hamilinin anılan yasa hükmünden yararlanmak üzere süresinde başvuruda bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılması için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir-