Davalı, “dava konusu borcu kısmen banka havalesiyle kısmen çekle ödediğini” savunmuş, davacı ise “yapılan ödemelerin başka bir senede ilişkin olduğunu” bildirmiştir. Bu durumda mahkemece “ödemelerin başka bir borca yönelik olduğu” yönündeki iddiasını, davacının ispatla yükümlü olduğu gözetilmeden, ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülmesi isabetsiz olmuştur-
Kural olarak, paydaşlar intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi için, talepte bulunan paydaşın taşınmazdan yararlanma isteğini karşı tarafa iletmiş olmasına rağmen, karşı tarafın taşınmazdaki payını aşan oranda taşınmaz üzerinde tasarrufa devam etmesi yeterli olup, fiilen men edilme eyleminin varlığının gerekmediği; intifadan men koşulunun, yemin dâhil her türlü delil ile ispatlanabileceği-
5464 sayılı Yasaya eklenen geçici 5. madde hükmüyle banka kredi kartı borcu bulunan kart hamillerine, borcun yeniden yapılandırılması ve taksite bağlanması sureti ile tasfiyesi konusunda birtakım olanaklar sağlanmıştır. Bu durumda mahkemece, banka kredi kartı hamilinin anılan yasa hükmünden yararlanmak üzere süresinde başvuruda bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılması için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir-
Vekâlet ilişkisi karşılıklı güvene dayalı bir ilişki olup, vekilin üstlendiği görevini ve yapacağı işi doğruluk ve özenle yerine getirmesi zorunlu olduğu gibi, gerçekleştiremeyeceği, yerine getiremeyeceği hususları vekil olarak avukatın vaat etmemesi, böyle bir işi kabul etmemesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta mahkemece, “davanın feragat nedeni ile reddinin”, “davanın reddi” olarak kabul edilip ve hükmün buna göre kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına neden olacağı-
Alacağın temliki ivaz karşılığında yapılmış ise, temlik eden kimse, temlik zamanında alacağın mevcut olduğunu borçlunun ödeme yapacağını garanti etmiş olur. Ancak ayrıca taahhüt edilmedikçe, borçlunun aczinden sorumlu değildir. Temlik bir ivaz karşılığında yapılmamış ise, temlik edenin, alacağın mevcudiyetinden dahi sorumlu olmayacağı-
İİK.’ nun 67/3. maddesi gereğince mirasçıların kötüniyetli bulunmadığı halde tazminatla sorumlu tutulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmedediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-