Davacı takip talebinde ve dava dilekçesinde alacağın normal tüketim bedelinden kaynaklandığını belirttiği halde, mahkemece “kaçak tüketimden dolayı davalının borçları olmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Dava genel iflas yolu ile yapılan takibe yapılan itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin olup, mahkemenin toplanan delillere, bilirkişi raporu doğrultusunda tebliğ edilen depo emrine göre ödeme yapılmamasına ve yetkisiz olduğu yargılama ile anlaşılmasına rağmen, karardan hemen önce yetkisiz yerde açılan iflasın ertelenmesi davasının, yargılamanın uzatılmasına matuf olduğu ve bu nedenle sonucun beklenilmesine gerek bulunmadan “davalının iflasına” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; davacının faturalara dayalı alacak iddiasına karşılık davalı, ödeme iddiasında bulunmuş ise de, bunu yazılı delille kanıtlayamadığından, davanın kabul edilmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmadığı-
Genel haciz yoluyla yapılan takipte, borçlunun itirazının iptaline ilişkin asliye hukuk mahkemesinden alınan kararın asıl takip dosyasına ibrazı ile, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden alacaklının takibe devam edebileceği; itirazın iptali ilamında yer alan yargılama gideri, icra inkâr tazminatı, vekâlet ücreti gibi alacakların tahsili için aynı icra dosyası üzerinden borçluya örnek (4-5) icra emrinin gönderilmesi veya ayrı bir dosya üzerinden ilamlı icra yapılması gerekeceği, bu kalemlerle ilgili borçluya icra emri gönderilmeden, icra müdürlüğünce, bu alacak kalemleri dâhil edilerek bakiye borç hesabı yapılmasının usulsüz olacağı-
Husumet def’i olmayıp bir itirazdır. Bu niteliği dikkate alındığında, yargılamanın her aşamasında öne sürülebileceği gibi, taraflarca öne sürülmese dahi mahkemece kendiliğinden dikkate alınması ve husumet sorunu çözümlendikten sonra işin esasına girilmesi gerekir. Kaçak su bedelinden ancak kaçak kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur. Dolayısıyla kiralayanın, kiracının haksız fiilinden kaynaklanan zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olamayacağı-
İcra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz eden davalı, ayrıca davanın esasına yönelik olarak da “davacı tarafından gönderilen malların ayıplı olduğunu” öne sürmekle, böylece taraflar arasında akdi ilişkiyi kabul etmiş sayılacağından, bu durumda alacaklı ikametgâhında davanın açılıp sürdürülebileceği-
Davacı taraf alacağın dayanağı olarak dosyaya sunduğu faturalara dayanmış ise de, davalı “faturalarda borçlu olarak gösterilen şirketin kendi şirketi olmadığını, bunun yanında davacı ile hiçbir akdi ve hukuki ilişkisinin olmadığını” bildirmiştir. Dava, itirazın iptali davası olup, ispat külfetinin alacaklı davacıya ait olacağı-
Mahkemece “süresinde bankaya ibraz edilip karşılıksız çıkan çekin bankaca sorumlu olduğu miktarın ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve takibin asıl alacak üzerinden yürütülmesi, takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine icra inkâr tazminatına hükmetmeye yer olmadığına” yönelik kararının yerinde olacağı-
Takibe konu cari hesap alacağı faturadan kaynaklandığından ve faturadan kaynaklanan alacak “likit” nitelikte olduğundan, davacı yararına inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-