Taraflar arasında imzalanmış belgede davalı şirket “yurtdışındaki mahkemeler tarafından akreditifle ilgili ödemelerin durdurulması halinde, bundan önce ödenmiş vesaik bedelini derhal bankaya ödeneceğini” taahhüt etmiştir. Taahhütnamede, önce rezerv konulması şartı olmadan, mahkemelerin akredifle ilgili ödemeleri tedbiren durdurması halinde, ödeme yapan muhabir davacı bankaya, davalıya rücu imkânı verilmektedir. Akredif amiri ve amir bankanın bulunduğu yerde açılan davada tedbir kararı verildiğine ilişkin belge sunulduğuna göre, davacı muhabir banka kredi müşterisi davalıdan, ödediği meblağı talep hakkı bulunacağı-
Alacaklı, borçlunun ödeme emrine itiraz ettiğini başka şekilde öğrenmiş olsa bile, borçlunun itirazı kendisine tebliğ edilmedikçe, İİK. 264/II, c:2’deki 7 günlük sürenin işlemeye başlamayacağı–
Davacının haksız olarak azledilmesi ile hukuki yardım sona erdiğinden, bu icra takiplerinin davacı yönünden takibinin artık mümkün olmadığı; buna göre takip edilen icra dosyaları bakımından tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olanlar için takip tarihindeki AAÜT’ye göre hesaplanacak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin toplamının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın likit olduğu gözetilmeden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Uyuşmazlık Banka Kredi Kartı Sözleşmesinden kaynaklandığına ve dava da banka tarafından açıldığına göre, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılıp, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK’nun 45/1. maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi olan şahıslardan olsa bile, alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yolu takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya genel haciz yoluyla takip edebileceğinden; asıl borçlu olan davalı şirket hakkında anılan yasa hükmü gözetilmeden karar oluşturmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
Kural olarak tazmin edilmeyen mer’i teminat mektupları muaccel hale gelmediğinden, ipotekli takip konusu yapılamaz. Hal böyle olunca; bu ilkeye aykırı hareket edilerek ipotekli takip içinde teminat mektubunun depo edilmesi istenmiş olduğundan, bu hususa ilişkin istem kurala aykırı olduğundan reddi gerekeceği-
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağından, bankaca hesabın kat edilip, kredi kartı sahibine kat ihtarında bulunarak borcun ödenmesini istenmiş ise; temerrüt tarihinin, gönderilen hesap kat ihtarında verilen ödeme süresi gözetilmek suretiyle belirlenmesi gerekeceği-
Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri hakkında açılan davaların genel mahkemelerde açılacağı-
Hem itirazın iptali ve inkâr tazminatı hem de alacağın tahsili talebini içeren davalarda yargıcın neye karar vereceğini saptayabilmek için, davacı vekilinden neyi tercih ettiğini sorup, toplanan delilere göre varılacak sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, davacının tercihi sorulmadan, yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-