Avans faiz hesaplamasında T.C.Merkez Bankası tarafından belirlenen ve 31 Aralık günü yürürlükte olan avans faiz oranı, sonraki yılın 1 Ocak 30 Haziran tarihlerinde uygulanacak,30 Haziran günlü avans faiz oranı önceki yılın avans faiz oranından 5 puan veya daha çok farklı ise, yılın ikinci yarısında yine 1 Temmuz 31 Aralık tarihleri arasında bu oranın uygulanması gerekirken, hükme esas alınan raporda takip tarihinden hesap tarihine kadar geçen sürede işlemiş faizini, T.C.Merkez Bankası avans faiz oranlarının gün sayısı esas alınarak hazırlanmış olup, bu hesaplama şekli yukarda açıklanan yasal faiz hesaplamasına uygun olmadığından, kararın bozulmasını gerektireceği-
Somut olayda davalı, “internetten tanıştığı (R) isimli şahıs aracılığıyla bankadaki hesabına para gönderildiğini, bu parayı çekip dolara çevirdikten sonra anlaşmaları gereği, Rusya’da (R) ismine Western Unıon yöntemi ile gönderdiğini” belirterek, buna ilişkin hesap belgesi ibraz etmiştir. Bu eylemi ile davalı, davacı bankanın hesabından haksız olarak kendi hesabına aktarılan paranın, dava dışı kişiye gönderilmesi suretiyle oluşan haksız fiile katılmış olup, kusurludur. Mahkemenin davalıyı kusursuz bularak, davacının ve dava dışı bankanın kusurundan bahsederek yazılı şekilde davanın reddine karar vermesi doğru değildir. Somut olayda, davalının müteselsil kusurlu olduğu gözetildiğinde, davacının, dava dışı banka hakkında dava açmadan davalıya karşı dava açması doğrudur. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilip, bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, tarafların delilleri de değerlendirilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetli sayılmayacağı-
Davacının başlattığı icra takibi, yabancı para cinsinden başlatılmıştır. Mahkemece inkar tazminatının yabancı para cinsinden takdiri doğru değildir. Davacı lehine olan icra inkar tazminatının, takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanarak hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasında yazılı anlaşma bulunmadığından ve davalı da akdi ilişkinin varlığını inkâr ettiğinden, kural olarak davacının akdi ilişkinin varlığını kanıtlaması gerekeceği-
Dava takip konusu yapılan alacak ile borçlu olunmadığının saptanmasına yönelik menfi tespit davasıdır. Bu davada mahkemece talep gözetilerek borçlu olunmayan miktar saptanıp, bu miktar üzerinden borçlu olunmadığının tespitine karar verilmek gerekirken, borçlu olunan miktar saptanarak, “olumlu tespit” şeklinde infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda temel ilişkinin varlığı konusunda davalı itirazının aksinin kanıtlanamamış olması karşısında, davalının ikametgâhı yerine, yetkisiz davacının ikametgâhında açılan davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Dava, itirazın iptali davasıdır. Davanın konusu olan itirazdan davalıların feragat etmesi üzerine dava konusuz kalmıştır. “Konusu kalmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına” ilişkin hükümlerde icra inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davanın açıldığı tarihte haklılık durumu gözetilerek belirlenmesi gerekirken, mahkemenin bu konularda hüküm tesis etmemiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak alacaklı davacı banka tarafından girişilen takibe karşı yapılan itirazın iptaline ilişkin olup, uyuşmazlığın çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu-
Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı ve her iki tarafça da imzalanmış olması gerekeceği, mahkemeye sunulan belgenin tek tarafın imzasını taşıması nedeniyle, mahkemenin geçerli olmayan yetki şartına dayanılarak “icra takibinin yetkili yerde açılmadığı”ndan bahisle davayı reddetmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmadığı-
Yargılama sonunda “davanın reddine” karar verilmişse de, davalının tazminat talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir kararın verilmemiş olmasının bozmayı gerektireceği-