Avukatların avukatlık ortaklığı şeklinde çalışmaları kanunda sayılan koşullarla olanaklıdır. Avukatlık ortaklığı adına düzenlenmiş olan vekâletnamelerde, vekil sıfatı ortaklık tüzel kişiliğine aittir. Ortaklık tarafından verilmiş yetki belgesi bulunmadıkça, ortaklığı oluşturan avukatlardan her biri ortaklık tüzel kişiliğine verilmiş vekâletnamedeki yetkileri tek başlarına kullanamazlar. Dava dosyasına avukat ortaklığı adına düzenlenmiş vekâletname yanında davayı takip edecek avukatın yetki belgesi de ibraz edilmelidir. Bu şekilde işlem yapan vekilin yetki belgesini ibrazla, dilekçe ve beyanlarda ismini de belirtmesi gerekir. Avukatlık ortaklığı adına vekâletname ibraz edilmesi halinde, yetki belgesinin ibrazı için kesin süre verilmesi gerekeceği-
Dava, kooperatif aidat borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece aidat borcuna karşılık bono verilmiş olması ve bu bonoların ödenmiş olması esas alınmak sureti ile borç hesaplanması yapılmış ise de; öncelikle, davacı kooperatif tarafından “davalı ile bu şekilde ödeme planı düzenleyen kişinin kooperatifi temsile yetkisinin olmadığı” savunulmuş olup, mahkemece bu husus değerlendirilmeden hüküm oluşturmasının bozmayı gerektireceği-
Sulh hukuk mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulandığından yetki itirazının ilk oturuma kadar yapılması mümkündür. Bu nedenle davalı vekilinin 11.03.2009 havale tarihli cevap dilekçesiyle yaptığı yetki itirazı davanın ilk oturumundan önce yapıldığından süresindedir. Kural olarak HUMK.’ nun 9. maddesi uyarınca davanın davalının ikametgâhı mahkemesinde açılması gerekir.-
Dava konusu uyuşmazlık Banka Kredi Kartı Sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, kefil; kefelet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. 07-07-2009 Tarih ve 27281 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren 5915 sayılı ‘Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nda Değişiklik Yapılması hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca; 5464 sayılı Yasaya eklenen geçici 5. madde hükmüyle banka kredi kartıyla borcu olanlara, borcun yeniden yapılandırılması ve takside bağlanması sureti ile tasfiyesi konusunda birtakım olanaklar sağlanmıştır. Bu durumda mahkemenin, davalı kefile anılan Yasa hükmünden yararlanmak üzere süresinde başvuruda bulunup bulunmadığı, başvuruda bulunmuş ise geçici 5. maddede öngörülen koşulları yerine getirip getirmediği hususunda araştırma, inceleme ve değerlendirme yaparak, varılacak sonuca göre hüküm kurması gerekeceği-
Banka tarafından sunulan sözleşmelerde "garanti sözleşmesi" başlığı yer almakta ise de, davalının sorumluluğunun kefalet hükümlerine göre belirlenmesi gerekeceği- Sözleşmelerde davalının imzasının bulunması ve imzanın inkar edilmemiş olması karşısında, limit artırımına ilişkin son sözleşmedeki kefalet limiti esas alınarak konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılıp davalı kefilin sorumlu olacağı borç miktarının belirlenmesi gerektiği-
Zamanaşımına uğramış çekten dolayı, “sırf ciro ilişkisine dayanılarak, ciranta aleyhine takipte bulunulamayacağı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İİK.67/2 maddesi hükmü uyarınca itirazın iptali davalarında alacağın belli ve bilinebilir olması durumunda istek halinde yerleşmiş Yargıtay kararları doğrultusunda icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmekte ise de, icra takibine konu alacağın haksız fiilden kaynaklanması ve alacağın gerçek miktarının ancak mahkeme hükmü ile belirleneceği, likit olmadığı dikkate alındığında; davacı tarafın icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, davacı yararına inkâr tazminatına hükmedilmesi ve hükmedilen tazminatın miktarının da gösterilmeyerek infazda kuşku yaratacak biçimde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
İş bedelinin götürü olarak kararlaştırıldığı durumlarda, gerçekleştirilen işin tüm işe göre oranı belirlenmeli ve bu oran götürü bedele uygulanmak suretiyle iş bedeli hesaplanmalıdır. Açık ayıpların eserin tesliminden sonra işlerin mutat cereyanına göre derhal yükleniciye ihbarı zorunlu olduğu, aksi takdirde, işin zımnen kabul edilmiş sayılacağı-
Davacı, BK. nun 83. maddesi gereğince kendisine tanınan seçimlik hakkını Türk parası yönünde kullanmış olup, bu seçimlik hakkından dönerek “yabancı para” adı altında talepte bulunamayacağı-
Bir davada görev ve yetki hususu uyuşmazlık konusu olduğunda, öncelikle görev konusunun incelenmesi gerekeceği, bu konuda karar alınırken ayrıca yetki itirazını da karşılayacak şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-