5464 sayılı Banka Kartları Kanununun geçici 4.maddesi uyarınca davalının davacı bankaya müracaat ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu başvurunun anılan yasa hükümlerindeki koşulları taşıyıp taşımadığı araştırılarak, koşullara uygun ise belirtilen yasa hükmüne göre davacı bankaca ödeme planı düzenlenip, davalıya bu ödeme planı uyarınca ödemesi konusunda ihtar yapılmalı, son taksidin ödenmesine kadar beklenilmeli, ancak taksitlerden birinin ödenmemesi halinde anılan yasa hükmünden yararlanamayacağı gözetilip ona göre karar verilmesi gerekeceği-
Kira sözleşmesine göre, kira sözleşmesinin bağımsız bölümün kiracıya teslimi ile başlayacağı ve damga vergisinin kiraya verene ait olacağı, “damga vergisinin kiraya veren tarafından karşılanması halinde, bu bedelin kiracı tarafından kiraya verene ödeneceği” karara bağlanmıştır. Kira akdinin davacı kiraya verenin kusuru nedeni ile yürürlüğe girmediği mahkemenin de kabulünde olduğundan, yürürlüğe girmeyen kira sözleşmesi nedeni ile kiracıyı damga vergisinden sorumlu tutan mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Kefil, asıl borçlunun alacaklıya olan borçlarının ödenmesini teminat altına alıp, kendi sorumluluğu da kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçları ile belirlenip, asıl borçlunun borcunun doğum tarihinin, kural olarak kefilin sorumluluğunu etkilemeyeceği, davalı kefiller diğer davalı şirketin borcuna kefil olduklarına göre, mahkemece yapılacak işin “kefillerin sorumlu oldukları miktarın yaptırılacak bir bilirkişi incelemesiyle belirlenerek” bir karar verilmesi olacağı-
Dosya içeriğine göre; davalı vekilinin akdin feshi nedenleri arasında belirtmemesine rağmen, davaya cevap dilekçesinde ileri sürdüğü “malların ayıplı olduğu” şeklindeki savunma dikkate alınarak, davacının satıp satmadığı tartışmalı olan ürünler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda “davanın reddine” karar verilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı, davalıya gönderdiği temerrüt ihtarnamesinde talep ettiği alacağın faiziyle ödenmesi konusunda davalıya süre vermekle, davacının faiz konusunda talebi olduğu görülmekle mahkemenin bu konuda bir karar almamasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; mahkemece, davalının kefili olduğu kredi borcunun kapatıldığı, bunun dışında başka kefaletinin olmadığı, dava ve takip konusu edilen ve sonradan kullanılan kredi borcuna davalının kefil olmadığı belirtilerek “davanın reddine” karar vermesinin yasaya uygun bulunacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; dava konusu icra takibi henüz senette belirtilen vade dolmadan yapılmış, başka bir anlatımla mevsimsiz girişilmiş bir icra takibi söz konusu olup, henüz teminat fonksiyonu devam eden bir senedin takibe konu edilemeyeceği düşünülmeden ve bu yön üzerinde durulup tartışılmadan, itirazın iptaline karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; yerel mahkemece bu kadar çok olayın olağan olmadığı, hasar tarihinde yağmur yağmadığı ve davacı şirket sahibinin dolandırıcılıktan yargılandığı belirtilerek dava reddedilmişse de, mahkemece, “hasarlanan malların davacıya ait olmadığı veya risklerin gerçekleşmediği” şeklinde ki iddiaların davalı tarafından ispat edilmesi gerekeceği ve davacı şirket yöneticisinin beraat ettiği dikkate alınıp, hüküm kurulması gerekirken, yukarıda zikredilen nedenle “davanın reddine” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacının bankadaki döviz tevdiat hesabındaki paraların davalının kusuru sonucu başka hesaba aktarılması üzerine, davacı tarafça başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması davasında; davalının kusuru nedeni ile itirazın iptali ve icra inkâr tazminatının koşulları oluşmadığından, bu talebin reddi doğrultusundaki kararın yerinde olacağı-
Sigorta sözleşmelerinde muafiyet; hasarın, sigortalı tarafından karşılanacak olan, sigorta şirketinin sorumlu olmadığı ilk bölümdür. Sigortacının sorumluluğu, muafiyet miktarı aşıldıktan sonra başlayacaktır. Muafiyet sigortalısının herhangi bir hasarda yüklenmesi gereken meblağdır ve amacı zarara sigortalının da katılımını sağlayarak, azami derecede dikkat ve özeni sağlamaktır. Öncelikle sigortalının zararı tespit edilerek, muafiyet miktarından sigortalı, muafiyet miktarının üzerinde kalan kısımdan ise, davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulması gerekeceği-