Davalı tarafından zamanaşımı def’inde bulunulmasına rağmen, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Davalı, borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotek veren durumunda olup, TMK. nun 887. maddesi uyarınca kendisine ihtarat yapılmadan aleyhine ipotekli takibe girişilemeyeceği-
Mahkemece üç kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış olmasına rağmen ilk bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Oysa, üçüncü bilirkişi raporu kaçak elektrik kullanımının tespiti yönünden ikinci bilirkişi raporunu da doğruladığı gibi, borcun hesaplanması yönünden oluşa ve dosya içeriğine daha uygun görülmüştür. Bu durumda mahkemece üçüncü bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerekirken itiraza uğrayan ilk bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının isabetli sayılmayacağı-
Hükmüne uyulan Daire kararında “ipoteğin asıl borçlunun borcunun teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiği ve bu nedenle, kefillerin borçlarının ipotek kapsamında bulunmadığı; bir diğer ifade ile kefillerin sorumlu olduğu tutarın hesaplanması sırasında ipotek limitinin borçtan düşülmeyeceği” açıkça yazılmıştır. Bu belirleme karşısında “Yargıtay kararının hukuki yorum gerektirdiğine” ilişkin mahkemenin kabulünde isabet olmayacağı-
Mahkemece kredi ilişkisine konu sözleşmenin hükümleri gözetilerek, davalının BSMV’den sorumlu tutulması gerekirken, bu konudaki talebin reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Kesinleşen takip bakımından itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, asıl borçlu davalı şirket hakkındaki davanın reddi gerekeceği, ayrıca kredi sözleşmelerinde kefil olduğu iddia edilen diğer davalılara ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçasına dosyada rastlanmadığından, kefiller yönünden yapılan itirazın süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Temyiz dilekçesi ekinde davacı tarafından “imzalı ödeme belgeleri” sunulmuştur. “Ödeme” borcu sona erdiren işlemlerden olup, her zaman gözetilmesi gerekir. Belgelerdeki tarihler dava tarihinden önce olduğundan ve ödenen borç yönünden dava açılmasında hukuki yarardan söz edilemeyeceğinden, mahkemece temyiz dilekçesi ekindeki bu belgeler üzerinde durulup, gerektiğinde imza incelemesi de yaptırıldıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirme yapılması için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir-
Davalı bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için çek aslının onaylı fotokopisi verilmek üzere, çek aslının davalı bankaya ibrazı gerekmesine, davacının talebinin kanunda belirtilen bu usule uymadığından, doğrudan icra takibi yapmasının yerinde olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-