Dava; ayıplı teslim edilen mallardan dolayı borçlu olunmadığı itirazı ile duran icra takibinin devamı için açılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar tacir olup, TTK’ nun 20/3. maddesi uyarınca davalının ayıp ihbarını noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektup ya da telgrafla yapması gerektiğinden, tanıkla ispat yoluna gidilemeyeceği-
BKnun 101/1 maddesine göre, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Dosya kapsamından davacının davalıya takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne dair bir ihtarın veya yazının davalıya tebliğine dair bir belgeye rastlanılmadığından, asıl alacak üzerinden davanın kabulü ile takip tarihinden itibaren bu tutara faiz yürütülmesi gerekirken, temerrüt faizinin de tahsiline imkân verecek şekilde karar verilmesinin bozma gerektireceği-
Mahkemece icra takibinden önce yapılan delil tespitindeki giderler ve vekâlet ücreti de asıl alacağa katılarak itirazın iptaline karar verilmiştir. Delil tespiti masrafları yargılama giderlerinden sayılmakta olup, mahkemece belirtilen masrafların, masraf dökümünde gösterilip davanın kabul ve reddedilen kısmına göre oranlanarak takdiri gerekirken, asıl alacağa katılarak hüküm altına alınmasının doğru olmayacağı-
Erken tahliye nedeni ile alacağın tayini yargılamayı gerektirdiğinden, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-
Ortada davalının imzasını içeren yazılı bir tellallık sözleşmesi olmadığından, davacının geçerli olmayan bu sözleşmeye dayanarak herhangi bir hak iddiasında bulunamayacağı-
Davacının hesabından başka bir hesaba onun rızası olmadan internet aracılığı ile havaleler yapılması şeklinde gerçekleşen somut olayda, davacıya yüklenebilecek bir kusur somut delillerle kanıtlanabilmiş değildir. Davalı bankanın, internet bankacılığında günümüzün en son teknolojik gelişmelerinden yararlanmak sureti ile alması gereken güvenlik tedbirlerinin tümünü almamış olduğu, bundan dolayı davalının internet bankacılığı sisteminde güvenlik zafiyeti oluştuğu bilirkişi raporunda yer alan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, somut olay bakımından davacının şifresini 3. kişilere verdiğinin somut delilerle kanıtlanamamasına, şifreyi korumada özen yükümlülüğünü yerine getirmediği hususunun ispatlanamamış olması nedeni ile, davacıya sorumluluk yüklenilmesinin doğru olmamasına ve internet bankacılığı teknolojisinin imkân verdiği ek önlemleri almayan, özellikle havale alıcısına iki dakika içinde yedi ayrı havale dekontu düzenlenerek ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına
Dava sebepsiz iktisaba dayalı olarak açılmıştır. Zenginleşmenin gerçekleştiği tarih ile geri vermenin talep edildiği tarih arasındaki süre için, paranın kullanma değerinin karşılığı olarak temerrüt faizi kadar faizle yükümlü olmalıdır. Açıklanan nedenle mahkemece ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, “temerrüt oluşmadığı”ndan bahisle, icra takip tarihinden itibaren faize hükmetmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece toplanan delillere göre, “davaya konu fatura içeriklerinin davalı çalışanlarına teslim edildiği, faturaların bedeli kadar davalının davacıya borçlandığı” gerekçesi ile “davanın kabulü”ne karar vermesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Dosyada “takip dayanağı bononun ‘malen’ kayıtlı olduğu” yazılı olup, bu durum, malın davalıya teslim edildiğine karine teşkil edeceginden, “borcun ödendiği veya bononun teminat amaçlı verildiği” konusundaki ispat külfetinin davalı tarafa düşeceği-
Mahkemece “uyuşmazlığa konu senedin zamanaşımına uğradığı” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiş ise de, kural olarak bononun zamanaşımına uğraması halinde kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de, taraflar arasında temel ilişki bulunduğu takdirde, zamanaşımına uğramış bir bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir. Bu durumda alacağın her türlü delille(tanık) dâhil kanıtlanması mümkündür. Somut olayda bonoda lehtar olarak yer alan davacının “davalı keşideci ile aralarında temel ilişki bulunduğuna” yönelik iddiası karşısında, mahkemece davacı tarafa dayandığı temel ilişki açıklattırılarak, deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğinden, mahkeme kararının bozulması gerekeceği-