Ticari şirket olan davacının bütün delillerini ibraz etmediği ve kayıtların bütün defterlerle doğrulanmadığı, yine ticari şirket olan davalı da defterlerinin tasdikini yasal sürede yapmadığından, her iki tarafın defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalarda; bir eserin meydana getirildiği, bunun iş sahibine ifa olarak sunulduğunun ispatı, iddia eden yükleniciye, buna karşılık ödemeler varsa, bunun ispatının da ödeme definde bulunan iş sahibine düşeceği-
Eldeki uyuşmazlık yönüyle, satış bedelinin miktarı itibarı ile, teslim savunmasının 1086 sayılı HUMK. nun 228. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması zorunlu olduğu gibi, aynı Kanunun 293. maddesinde gösterilen, tanıkla kanıtlama olanağının tanındığı hallerden herhangi birinin varlığı da, davacı tarafça ileri sürülmemiştir. Somut olayda, davalının, teslim savunması yönünde davacının tanık dinletilmesine açık bir muvafakati olmadığı gibi; tersine, davalı vekili, buna muvafakat etmediğini açıkça bildirmiştir. Bu durumda, davacı satıcı, “dava konusu satılanı davalı alıcıya teslim etmiş olduğu” yönündeki savunmasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Mahkemenin buna rağmen dinlediği tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceği-
İcra mahkemesinin takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında verdiği kararlar kesinleşmeden satış (ihale) yapılabilir mi?
Davacı ile davalı arasında tellallık sözleşmesi yapıldığı, taşınmazın davacı tarafından verilen hizmet sonucu görüldüğü ve bundan sonra davalının taşınmazı sahibinden satın aldığı sabit olup, bu durumda davacıya tellallık ücretinin ödenmesi gerekeceği-
Davalı icra takibindeki itiraz sebepleri ile bağlı olmayıp, itirazın iptali davasında yeni itiraz nedenleri ileri sürebileceği, bu cümleden olmak üzere davalının yapmış olduğu ayıp itirazının da mahkemece dikkate alınıp araştırılması gerekeceği-
“İtirazın iptali, takibin devamı” talebiyle açılan davalarda, hem itirazın iptaline hem de alacağın tahsiline birlikte karar verilemeyeceği-
Dava genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, 492 sayılı Kanun uyarınca nispi karar ve ilam harcına tabidir. Bir başka deyişle; davacı banka, Bankalar Kanunu’nun harçtan istisna tutulan bankalar kapsamında olmadığından, dava açarken nispi harç yatırılması gerekir. Bu durumda mahkemece öncelikle davacıya harç ikmallerini tamamlaması için süre verilmesi ve harç tamamlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, harç alınmadan işin esasına girilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip konusu edilen ilam bölümünün Yargıtayca onanması üzerine verilen tehiri icra kararı kendiliğinden kalkmış olacağından, dosya alacağı niteliğini alan teminat mektubunun tahsil edilebilir hale gelmiş olacağı ve bu nedenle dosya alacağı üzerine haciz koyan alacaklının "teminat mektubunun nakde çevrilmesi" talebinin yerinde olduğu-
Alacak likit olmakla davacı lehine takip konusu miktarın tamamı üzerinden %40 tazminata hükmedilmesi gerekirken, asıl alacak üzerinden hükmedilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-