Davacı tarafça dosyaya delil olarak sunulan sevk irsaliyesi örnekleri altında müşteri bölümünde teslim imzası bulunmamaktadır. Anılan sevk irsaliyesi örneklerine göre, malların nakliyeci olarak gösterilen kişilere teslim edildiği ve bu kısıma teslim alan imzasının alındığı görülmektedir. Ayrıca, irsaliyelerden birinde UPS isimli kargo şirketinin isminin yazılı olduğu saptanmıştır. Bu durumda mahkemece anılan kargo şirketindeki bilgisayar kayıtları ve kargo şirketi tarafından davalı şirkete irsaliyede yazılı maaşların teslimine ilişkin teslim belgelerinin etraflıca araştırılması ve irsaliyede imzası bulunan taşıyıcıların anılan malların teslimi yönünden belge düzenleyip düzenlemedikleri ve malların kime teslim edildiği konusunda tanık sıfatı ile dinlenip, tüm deliller birlikte değerlendirmek sureti ile hüküm oluşturulması gerekeceği-
Mahkemece, davacı talebi gözetilmeden HUMK’ nun 74. maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde kiralananın iki aylık süre içinde yeniden kiraya verilebileceğinden bahisle, bu süre için mahrum kalınan bedel üzerinden hüküm kurulması doğru değildir. Hâkim, açılan bir davada tarafların ileri sürdükleri olgular ve neticei taleple bağlı olup, talep aşılarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Dava konusu çeklerin muhatap banka dışındaki bankaların takas odası aracılığıyla tahsilinin istendiği, çek fotokopilerinin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte olan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6/son maddesi “takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen miktarı dâhil kısmi ödeme yapılmaz…’’ hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden güvence bedellerinin ödenmesi gerektiğine dair kararının bozulması gerekeceği-
Davacı hamilin, çeke dayalı olarak kambiyo hukukundan kaynaklanan müracaat hakkını yitirdiği tarihten itibaren (1) yıllık süre içerisinde “sebepsiz zenginleşme”ye dayalı olarak dava -keşideci hakkında- açabileceği-
Kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekeceği-
B.ye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına engel teşkil etmeyeceği-
Asıl davada talep edilen alacak alım satım ilişkisinden kaynaklanan cari hesap alacağı olup, likit bulunduğundan davacı yararına İİK.’ nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
4582 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Yasasının 3.maddesindeki katılımcı tanımına ilişkin değişikliğin yürürlüğe girdiği 10.11.2008 gününden önce “katılımcı” sıfatı bulunmayan davalının, katılımcıların ödemekle yükümlü oldukları altyapı ödentilerinden ve bunun eki niteliğindeki faiz borcundan sorumlu tutulamayacakları-
Davacının icra takibinde talep ettiği alacağın içinde birikmiş temerrüt faizi de bulunduğundan, BK. nun 104/son maddesi hükmü gözetilerek, takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden temerrüt faiz tahsiline imkân verecek şekilde hüküm kurulması gerekirken, anılan yasa hükmüne aykırı biçimde işlemiş temerrüt faizine takip tarihinden itibaren tekrar temerrüt faizi uygulamasına yol açacak şekilde hüküm tesis edilmesinin bozmayı gerektireceği-