Davacı/alacaklı, davalı/borçlu belediyenin kepçe ile kaldırım ve bordür taşı çalışması yaparken, davacı/alacaklı Kuruma ait yer altı kablolarına zarar verdiği iddiasında bulunmuştur. Davalı/borçlu belediyenin eylemi B.K.nun 41. maddesinde ifadesini bulan haksız fiil niteliğindedir. Davacı/alacaklı zararın tahsili için ilamsız icra takibi yapmış olup, itiraz üzerine takip durmuş ve davacı süresinde itirazın iptali davası açmıştır. Bu durumda eldeki dava, İİK. nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemi ile açılıp; açıkça adli yargının görev alanında kalmakla, yasanın açıkça adli yargıyı görevli saydığı bu hal, idari yargının görev kapsamı dışında kaldığından, bu davanın adli yargıda görülmesi gerekeceği-
Takip tarihinden önce tüzel kişiliği sona eren Tansaş aleyhine yapılan icra takibi usulsüz olup; hakkında takip bulunmadığı halde Migros AŞ’ye ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması da takibe geçerlilik kazandırmayacağından bu şirketin takip borçlusu olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı-
Yazılı olarak yapılması öngörülen gayrimenkul tellallığı sözleşmesinin sadece tek tarafça imzalanmasının yeterli olmayacağı, geçerlilik kazanması için taraflarca imzalanması gerektiği, aksi halde tek yanlı bir irade beyanı olup, tarafları bağlayıcı güçten yoksun bulunduğu gözetilmeden, “davanın kabulüne” karar verilmesi bozmayı gerektireceği-
İtirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılması zorunluluğu olmayıp; bu davanın, genel yetki kurallarına göre belirlenen yer mahkemesinde de açılabileceği-
Borcun nakli için alacaklının açık muvafakati zorunlu olup, alacaklı davacının borcun nakli için açık muvafakati yoksa, nakil koşulları gerçekleşmediğinden, davalı abonenin sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire veya müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan adli yargının görevi içinde bulunanların, 3533 sayılı yasada yazılı tahkim usulüne göre çözümleneceği-
İflasın ertelenmesi talebi üzerine verilen tedbir kararları, icra takipleri yönünden hüküm ihtiva dere. Görülmekte olan itirazın iptali davasının tedbir kararı ile durdurulması mümkün değildir. Mahkemece işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı avukatın, takip konusu dosyalarla ilgili vekâletin başladığı tarihten, temlikle vekâletin sona erdiği tarihe kadar, davalıya sağladığı hukuki yardım nedeni ile sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine karşılık hak ve nesafete göre alması gereken vekâlet ücreti tespit edilip, tespit edilen bu miktarın ödetilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı yanca hamiline keşide edilen ve davacının ciro yoluyla hamili bulunduğu üç adet çekin zamanaşımına uğradığı görülmektedir. Somut olayda taraflar arasında temel ilişki bulunduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu düşünülerek, davacının iddiasını tanık dâhil her türlü yasal delille kanıtlayacağı gözetilip, tüm deliller toplanmak sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında gayrimenkul tellallığı sözleşmesinin, tarafların ortak iradesi ile BK.’ nun 404/3. fıkrasında emredilen geçerlilik şartına uygun şekilde, yazılı olarak kurulmuş olduğu ve taraflarca hayata geçirildiğinin kabulü gerektiği; sözleşmeye taraf olan davalı/borçlunun imza eksikliğini ileri sürmesinin ise dürüstlük kurallarına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olduğu; sonuç itibarıyla “davacının taraflar arasındaki geçerli tellallık sözleşmesi gereği ücrete hak kazandığı” yönündeki direnme kararının yerinde olduğu-