Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verildiğinden, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin aleyhine hüküm verilen davalıdan alınmasına karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi halinde, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için, yetkili icra dairesinde mevcut bir takip bulunmasının gerekeceği, dolayısıyla, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tesbit etmesi halinde, borcun esasına ilişkin itirazın incelemesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek itirazın iptali davasının da salt bu nedenle reddine karar vermesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali talebinde bulunulmuştur. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Dosya kapsamından alacak olarak istenilen bedelin bir bölümünün davacının kendi yanında çalıştırdığı işçilere ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araçların yakıt giderlerine, bir başka deyişle genel idare giderlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan hukuksal olgular göz ardı edilerek, zarar kalemleri sıralanırken genel idare giderlerine yer verilerek hesaplamaya dâhil edilmiş, mahkemece de benimsenen bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Davacı kurumun onarım giderleri belgelerinde belirtilen miktarlar doğru kabul edilerek, eksik araştırma ve soruşturma ile verilen hükmün bozulması gerekeceği. Öte yandan haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacakları yargılamayı gerektirdiğinden; icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin de, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Aynı yasanın 28/a maddesinde karar ve ilam harcının ne zaman ödeneceği açıkça hükme bağlanmıştır. Üstelik 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123/son maddesindeki harç istisnası, yurt dışından alınacak kredilerin geri dönüşümü ile ilgili işlemlerle sınırlı olmak üzere uygulanmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 14.01.2010 tarih,2008/81 Esas, 2010/8 Karar sayılı kararı ve Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2010 tarihli 2010/12-443 E. ve 2010/471 K.sayılı kararıda bu yöndedir. Bu durumda davacı bankanın karar ve ilam harçlarından müstesna olmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince muaccel olmayan alacağın tahsili istenmiş olduğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-