Tebligat Yasası'nın 20,21 ve özellikle tüzüğün 28. maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekeceği, gösterilen şeklin geçerlilik koşulu olduğu-
HUMK. nun 163. maddesi hükmü gereğince, kesin süreden söz edilebilmesi için ara kararda taraflarca yapılması gereken işler ayrıntılı bir şekilde belirlendikten sonra, ara kararın yerine getirilmemesi durumunda ne gibi işlem yapılacağının da usulünce taraflara duyurulması gerekir. Mahkemenin keşif yapılmasına ilişkin ara kararı incelendiğinde, HUMK 163. madde hükmüne uygun olmadığı sonucuna varılmaktadır. Çünkü sözü edilen kararda keşif için gerekli keşif ücreti gösterilmediği gibi, mahkeme heyetinin ücreti tutarı ve tebligat masrafı da açıklanmamıştır. O halde, davacının mükellefiyet ve sorumluluklarının sınırını açıkça göstermeyen bir ara kararına dayanarak dava reddedilemez. Hâkim, davayı en az giderle ve en kısa zamanda çözmek zorundadır. Bu emredici hukuk kuralı gözetilerek mahkemece keşif yapılmalı; bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır. Açıklanan sebeplerle mahkemece verilen kesin süre içerisinde keşif giderinin karşılanmamış olması sebebi ile davanın reddine karar verilmiş olması
Yaşlılık aylığı iptal edilen tarım sigortalısı davacı, açtığı dava sonunda işlemin iptal edilmesi üzerine, “ödenmeyen yaşlılık aylıkları ile faizlerinin ödetilmesi amacıyla başlattığı icra takibine davalının itiraz ettiğini” belirterek itirazın iptali davası açmıştır. Sosyal güvenlik Kurumu’nun uygulayacağı yasa 5510 sayılı yasa olup, anılan yasanın 101. maddesi gereğince bu yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Davalı vekili tarafından, asıl davada istenen tutar düşülerek, karşı dava açılmış olması, asıl davanın davalı yanca kabul edilmiş anlamına gelmeyeceği-
Davacı tarafından sunulan akaryakıt teslim fişlerinde satılan akaryakıtın teslim edildiği firma olarak davalının gösterildiği yazılıp, telsim alan şahsın ve araç plakasının yazıldığı görülmekle, her ne kadar davalı akaryakıtı kendileri değil acentelerinin aldığını ileri sürmüşse de, TTK.nun 119. maddesi gereğince “..acente müvekkili aleyhine dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatta dava açılabileceğinden’’, üzerinde davalı şirket logosu bulunan araçların anılan firmaya olan bağlantısına güvenilerek akaryakıt verildiği iddiasının bulunması, delil olarak sunulan satış fişinde firma olarak davalının gösterilmesi ve anılan yasa maddesi gereği gözetildiğinde davalı şirkete husumet yöneltilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde temerrüt faiz oranı %126 olarak yazılmasına rağmen, mahkemece dayanağı gösterilmeden hüküm fıkrasında temerrüt faiz oranının %31,72 olarak gösterilmesi doğru olmadığı gibi, çelişki de yaratacağından, kararın bu yönüyle bozulması gerekeceği-
Mahkemece “toplanan delilere göre her ne kadar takibe dayanak sözleşme altındaki imzanın davalıya ait almadığı, yapılan imza incelemesi ile belirlenmiş ise de, sözleşmenin taraflar arasında uygulandığı ve hizmet bedelinin GSM şirketince davalıya ödendiğinden taraflar arasındaki ticari ilişki kanıtlanmış olmakla, BK. nun 73. maddesi gereğince yetki itirazının reddi gerektiği, GSM şirketinden alınan cevapta dayanak sözleşme konusu servislere yönelik hizmet nedeni ile davalı şirkete ödeme yapıldığı, dolayısı ile sözleşmenin taraflar arasında uygulandığı ve incelenen davacı kayıtlarına göre davacı payının ödenmediği, ayrıca ödeme yapıldığı yönünde davalı savunması bulunmadığı, alacağın likit olduğu, sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkililerine aidiyeti kanıtlanamadığından sözleşmenin faiz maddesi uygulanamayacağı ve usulüne uygun temerrüt ihtarı yapılmadığından davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı” gerekçeleri ile “davanın kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykı
Mahkemece toplanan delillere göre, “intifa hakkına konu taşınmazın icra yolu ile satıldığı ve davacının üzerinde tasarrufunun sona erdiği, davacının intifa hakkını tesis tarihinden taşınmazın satış tarihi arasında kalan dönem için intifa hakkı talep edebileceği” yönündeki kabulünde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Delil listesinde "her türlü yasal delil" demek suretiyle yemin deliline de dayandığına göre, mahkemece bu konuda davalı tarafa davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatıldıktan sonra ona göre karar verilmesi gerektiği-
İİK.’nun 194. maddesi gereğince “acele haller” müstesna olmak üzere müflisin davalı ve davacı olduğu hukuk davalarının duracağı ve bunlara ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam olunabileceği-