Davacı ile davalı arasında tellallık sözleşmesi yapıldığı, taşınmazın davacı tarafından verilen hizmet sonucu görüldüğü ve bundan sonra davalının taşınmazı sahibinden satın aldığı sabit olup, bu durumda davacıya tellallık ücretinin ödenmesi gerekeceği-
Davalı icra takibindeki itiraz sebepleri ile bağlı olmayıp, itirazın iptali davasında yeni itiraz nedenleri ileri sürebileceği, bu cümleden olmak üzere davalının yapmış olduğu ayıp itirazının da mahkemece dikkate alınıp araştırılması gerekeceği-
“İtirazın iptali, takibin devamı” talebiyle açılan davalarda, hem itirazın iptaline hem de alacağın tahsiline birlikte karar verilemeyeceği-
Dava genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, 492 sayılı Kanun uyarınca nispi karar ve ilam harcına tabidir. Bir başka deyişle; davacı banka, Bankalar Kanunu’nun harçtan istisna tutulan bankalar kapsamında olmadığından, dava açarken nispi harç yatırılması gerekir. Bu durumda mahkemece öncelikle davacıya harç ikmallerini tamamlaması için süre verilmesi ve harç tamamlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, harç alınmadan işin esasına girilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip konusu edilen ilam bölümünün Yargıtayca onanması üzerine verilen tehiri icra kararı kendiliğinden kalkmış olacağından, dosya alacağı niteliğini alan teminat mektubunun tahsil edilebilir hale gelmiş olacağı ve bu nedenle dosya alacağı üzerine haciz koyan alacaklının "teminat mektubunun nakde çevrilmesi" talebinin yerinde olduğu-
Alacak likit olmakla davacı lehine takip konusu miktarın tamamı üzerinden %40 tazminata hükmedilmesi gerekirken, asıl alacak üzerinden hükmedilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı hakkında dava konusu senetle ilgili olarak “açığa atılı imzanın kötüye kullanılması” suçundan dava açıldığı ve ceza davasının halen derdest olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. BK. nun 53 maddesi uyarınca maddi vakıayı saptayan ceza mahkemesi kararlarının hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek, anılan ceza davasının sonucu beklenilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının (7) gün içinde icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını istememesi ve mahkemede itirazın iptali davası da açmaması halinde ihtiyati haczin hükümsüz kalacağı-
3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 23/1 maddesi uyarınca “kiralayan finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya verdiği 30 günlük süre içinde de ödememesi halinde sözleşmeyi feshedebilir. Ancak, sözleşmede süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılmış ise bu süre 60 günden az olamaz.” hükmü emredici nitelikte olduğundan, yasada belirtilen sürelerin sözleşme ile kısaltılamayacağı-
Direnme kararının verildiği 17.01.2011 tarihinde, temyiz (kesinlik) sınırı 1.540,00 TL olmakla; 924.83 TL açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin, miktar itibariyle mümkün olmadığı-