İİK.nun 67/1. madde ve fıkra hükmünde, açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağının belirtildiği, bunun dışında bir yolun (harici öğrenme v.s) öngörülmediği, nitekim aynı Kanun'un 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliğinin zorunlu hale getirildiği, bu durumda, dava konusu olayda ödeme emrine itirazın tebliği söz konusu olmadığına göre, mahkemece, açılan davanın süresinde olduğu dikkate alınarak, işin esasına girilip, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekeceği-
Avukat ile yapılan sözleşmede takip edilen dava ve icra dosyaları sebebiyle aylık sabit ücret ödeneceğinin öngörülmesi, taraflar arasındaki ilişkiyi iş ilişkisi niteliğini tek başına kazandırmaz. Davacı serbest avukat olarak uyuşmazlık konusu dava takipleri ile icra işlemlerini ağırlıklı olarak kendi bürosunda takip etmiştir. Davacı taraf, davalı şirkete ait işleri başka bir kişiye gördürebildiğine göre taraflar arasında bağımlılık ilişkisinin bulunmadığının kabulü gerekir. Böyle olunca davacının işverene bağımlı olarak iş görmediği, aradaki ilişkinin Avukatlık Kanunu’na dayanan vekâlet sözleşmesi olduğu kabul edilmelidir. Uyuşmazlığın çözüm yeri HMK.’ nun 2. maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek isteğin kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İİK’nun 67/2 nci madde hükmündeki düzenlemeye göre, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına; alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde ise istem varsa, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği, iş bu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının kötüniyetli olmasının da gerektiği, alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olmasının gerekeceği, bu hususun ispat yükünün de, davalı borçluda olduğu-
Mahkemece davalının meşruhata rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, dolayısıyla dava konusu faturaların ticari defterlerinde kaydedildiğine ve mal teslimini kabul ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, dava konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu savunmuştur. 6100 sayılı HMK.’ nun 219. maddesine göre taraflar kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Mahkemece ticari defterlerin ibrazı yönünden HMK’ nun 220. maddesi uyarınca işlem yapılıp toplanan tüm deliler birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar oluşturulması gerekirken, bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip tarihi itibari ile senetlere yönelik herhangi bir ödeme yapıldığı ispatlanamadığından, takip tarihinde vadesi gelmiş olan 10.01.2012-10.02.2012-10.03.2012 tarihli senetler yönünden alacaklı tarafından takip başlatılmasında, hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığı, yargılama sırasında bu senet bedelleri için yapılan ve alacaklı tarafça alındığı belirlenen toplam 30.000 TL ödemenin takibin infazı sırasında nazara alınacağı düşünülerek yazılı senetlerle ilgili takibin iptali isteminin reddine karar verilmesinin gerektiği, takip tarihi olan 12.03.2012 tarihinde henüz vadesi gelmemiş 10.04.2012 ve 10.05.2012 vade tarihli senetler nedeniyle takip yapılması olanağı bulunmadığından anılan senetler yönünden ise başlatılan takibin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İlam içeriğinden anlaşıldığı üzere; tapu iptal ve tescil talebi üzerine ilamda gayrimenkulün aynının tartışma konusu yapıldığı, bu nedenle, kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, aynı ilamda karar altına alınan eklentilerin de borçludan istenebilmesi için hükmün kesinleşmesinin gerekeceği-
Kat irtifaklı veya kat mülkiyetli ana gayrimenkullerin kat malikleri kurulu tarafından, sözleşme, yönetim planı ve kanun hükümleri uyarınca verilecek kararlara göre yönetileceği ve bütün kat malikleriyle külli ve cüzi haleflerin, yöneticinin ve denetçilerin, kat malikleri kurulunun kararlarına uymakla yükümlü olduğu-
