Takip ve dava konusu faturalar açık fatura olup, ispat yükünün “ödeme” savunmasında bulunan davalı üzerinde olacağı-
İİK.’ nun 193. maddesine göre iflasın açılmasıyla müflisin borçlu olduğu takipler kural olarak durur, iflas kararının kesinleşmesiyle takipler düşer. İtirazın iptali davasının açıldığı tarihte iflas kararı kesinleşmediğinden, davalı şirketler aleyhine başlatılan takip düşmemiştir. Kural olarak iflasın açılmasından sonra müflis aleyhine dava açılamazsa da, somut olayda iflas kararı kesinleşmeden itirazın iptali davası açıldığından, bu dava İİK.’ nun 235. maddesi uyarınca açılmış kayıt kabul davası gibi değerlendirilip sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Dava konusu alacağın iflas masasına bildirilmesi ve ikinci alacaklılar toplantısında kabulü halinde itirazın iptali davası konusuz kalacak, alacağın kabul edilmemesi halinde bu davaya kayıt kabul davası olarak devam edilip, iflas tarihi itibarıyla tespit edilen alacağın iflas masasına bildirilmesine karar verilecektir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı şekilde davalı şirket yönünden “davanın reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece; “davacının takiplere konu kredi sözleşmesinde katılımı bulunmadığı ve aleyhine girişilen takipler nedeniyle menfi tespit davası açmakda hukuki yararı bulunduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne, davaya konu üç ayrı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli biçimde takipler yapması nedeniyle asıl alacak tutarının %40’ ı oranındaki tazminatın davalıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “davacı şirkette bulunan ve davalı tarafından keşide edilen dört adet çekin davacının şirketinden çalınması sonucu mahkeme karar ile çeklerin iptaline karar verildiği, çek iptal kararını davalı borçluya usulünce bildirmeyip, icra takibine koyan alacaklının takip sırasında borcun faizi ile birlikte ödenmiş olması ile davanın açılmasına kendisinin neden olarak kusurlu olduğu, hem de bu kusurundan faydalanarak icra inkâr tazminatı istemesinin Medeni Kanunun 2. maddesi gereğince iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle “çek bedelleri ile faiz ve diğer masraflar toplamının yargılama sırasında ödenmiş olduğu anlaşıldığından, konusuz kalan dava hakkında karar ittihazına yer olmadığına, davacının yukarıdaki gerekçelerle icra inkâr tazminatı, ücreti vekalet ve yargılama giderleri talebinin reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İhtiyati tedbir isteyen(davacı) vekili, ticari satış ve menkul kirasından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan takibin, yapılan itiraz üzerine durması üzerine açmış olduğu itirazın iptali davasında; ihtiyati tedbir isteminde bulunmuştur. Mahkemece, “uyuşmazlığın itirazın iptali istemine ilişkin olması nedeniyle dava konusu olmayan bir konuda ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği” belirtilerek “istemin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davacı tarafın dayandığı yasal defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığından kendi lehine delil olmasına engel bir durumun sözkonusu olmadığı ve gerek faturalar gerek yasal defterlerin bilirkişi incelemesi sonucunda davalı tarafın icra takibine itirazının haksız olup, davacının davalıdan icra takibine konu miktar kadar alacaklı olduğunun anlaşıldığının kabulü gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Borçluya , ödeme emri tebliğ edilemese bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesinin şikayet ve itirazda bulunulmasına engel teşkil etmeyeceği- Borçlular vekili icra dosyasına sunduğu vekaletname ile dosya suretinin kendisine verilmesini talep etmiş ve bu tarihte takipten haberdar olmuş ise de daha önce borçluya usulsüz de olsa bir ödeme emri tebliğ edilmediğinden itiraz süresinin başladığının kabul edilemeyeceği-