İİK'nun karar tarihinde yürürlükte olan 67/2. maddesi içeriğine göre, takibinde haksız ve kötüniyetli görüldüğü takdirde alacaklının, %40' tan aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edileceği, bunun için alacaklının takipte haksız çıkması yeterli olmayıp ayrıca kötüniyetli olmasının gerekeceği, kötüniyeti ispat yükünün de davalıya ait olduğu-
Dava konusu alacak faturaya dayanmakta olup, borçlu tarafından bilinebilecek niteliktedir. Mahkemece alacağın “likit” olduğu gözetilerek, itirazında haksız olan davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Takip talebinde alacaklı olarak “şahıs” gösterilmiş, ödeme emrinde ise alacaklı olarak “şirket” gösterilmiştir. İİK.’nun 60. maddesine göre ödeme emrinin takip talebine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Takip talebinde alacaklı olarak gözüken kişinin, ödeme emrinde alacaklı olarak gösterilmemesi anılan hükme aykırıdır. Mahkemece, usulüne uygun düzenlenmeyen ödeme emrine dayanarak itirazın iptali davası açılamayacağı gözetilerek, davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali olup, dava konusu icra takip tarihten sonra, “davalı borçlu tarafından çeşitli tarihlerde belli bir miktar paranın haricen ödendiği” anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, icra takip tarihinden, ödeme tarihine kadar olan dönem içerisinde, asıl alacağa işleyecek faiz miktarını bulmak ve BK. nun 84. maddesi ile yine takip nedeniyle yapılan takip gideri ve vekâlet ücretinden davalı borçlunun sorumlu olacağı da gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun karar tarihinde yürürlükte olan 67/2. maddesi içeriğine göre, takibinde haksız ve kötüniyetli görüldüğü takdirde alacaklının, %40' tan aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edileceği, bunun için, alacaklının takipte haksız çıkması yeterli olmayıp, ayrıca kötüniyetli olması gerekeceği, kötüniyeti ispat yükünün de davalıya ait olacağı-
Mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmasının gerektiği, bu ilkeye uygun olmayan, birer yıllık devreler esas alınmaksızın hesaplama yapan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İcra takibine dayanak yapılan kısa karar HMK.nun 301.maddesine uygun bir ilam olmadığı gibi İİK.nun 38. maddesinde sayılan ilam mahiyetini haiz belgelerden de olmadığı, bu nedenle kısa karara dayalı olarak ilamlı icra takibinin yapılamayacağı, o halde mahkemece şikayetin kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-