Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Kredi Sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefilin tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemeyeceği, bu şekildeki bir bildirimin akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmayacağı-
İtirazın iptali davası açılabilmesi için, öncelikle geçerli bir icra takibi yapılması ve yapılan icra takibine itiraz edilmesi dava şartı olduğu; temyize konu davada yetkili icra dairesinde davalıya ödeme emri gönderilmediği gibi, yapılmış bir itiraz da bulunmadığından “dava şartı yokluğu” nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibine yönelik itirazında “icra dairesinin yetkisiz olduğunu” da ileri sürmüştür. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının koşullarından birisidir. Bu durumda mahkemece, İİK. nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemenin, kendi yetkisine yönelik itirazı incelenmesi sonucu “yetkisizlik kararı” vermesinin bozmayı gerektireceği-
İtirazın iptali davasının amacı, borçlunun itirazı üzerine duran ilamsız icra takibinin devamını sağlamaktır. Yargılama sırasında yani dava devam ederken ödeme yapıldığı davacı tarafça ifade edilmiştir. İtirazın iptali davalarında “takip tarihi itibarıyla itirazın yerinde olup olmadığı, icra inkâr tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve dava tarihindeki alacak borç durumuna göre” bir karar verilir ve davadan sonraki ödemelerin infazda nazara alınacağı hükümde belirtilir. Mahkemece davacının bu beyanı üzerinde durulup, gerekli araştırma yapıldıktan sonra, bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yanılgılı değerlendirmelerle hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “icra dosyasında iptal edilen 27.10.2010 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline ilişkin karardan sonra yeni bir ödeme emri çıkarılmadığı, takipteki itirazın ise iptal edilen ödeme emrine yönelik bir itiraz olduğu, alacaklının yeniden bir ödeme çıkartması gerektiği, bu ödeme emrine karşı davalıların itirazları olur ise itirazın iptali yönünde bir dava açılması gerektiği, meşru bir takip bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Havalelerin, “gönderilecek mal karşılığı olduğu” iddiası, davacı yanca kanıtlanmıştır. Bu durumda davalı yanın gönderilen havale bedelleri karşılığı olan malı tam olarak davacıya teslim ettiği savunmasını ispat etmesi gerekir. Mahkemece açıklanan bu yönler gözden kaçırılarak ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmiş olmasının bozma gerektireceği-
Karşılıksız çıkan çek ile ilgili olarak 3167 sayılı yasa uyarınca davacı bankaca hamile yapılan ödemenin likit olup, İİK’ nun 67/2 maddesi uyarınca; davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmolunması gerekeceği-
Dava, davacı tarafça vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Takip konusu alacak sözleşmeden kaynaklanıyor ise sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi ve mahkemesi yetkilidir.(HUMK m.10; HMK m.10) Sözleşmenin ifa edileceği yer kararlaştırılmamışsa, B.K.nun 73.(TBK m.89) maddesine göre para alacağının alacaklının ikametgâhında ödenmesi gerekir. Taraflar arasında vekâlet sözleşmesinin varlığı konusunda uyuşmazlık olmadığına göre, HUMK.10 ( HMK m. 10) ve BK.73/1 (TBK.m.89) maddesi uyarınca alacaklının ikametgâhındaki icra dairesinde takip yapılabileceği ve dava açılabileceği-
Dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinden ve vekâlet ücretinden sorumluluğun hangi tarafta olduğu belirlenerek hüküm oluşturulması gerekeceği-