Mahkemece, davacının talebini aşar şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi sadece kısmi itiraz gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği halde itiraza uğramayan kısmı da kapsar şekilde takibin aynen devamına şeklinde karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-
Kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı- Davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin ne şekilde hesaplandığı, hangi miktar üzerinden takdir edildiği konularında açık ve net bir gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Hizmet ilişkisi nedeni ile bedeli ödenmiş olan fatura tutarlarının geç ödenmesi nedeni ile temerrüt faizine ilişkin olarak düzenlenen faturanın tahsili için girişilen takibe davalının itirazının iptaline ilişkin davada, taraflar arasında akdedilen sözleşmede asıl borç tutarı ihtirazi kayıtsız ödendikten sonra faizin de ayrıca istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta olup bu durumda mahkemece dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 113. (6098 sayılı TBK'nın 131) maddesi uyarınca, asıl borcun ihtirazi kayıtsız ödenmesi halinde fer'ilerin de düşeceği öngörüldüğünden, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kira alacağına yönelik alacak likit olup, davalı itirazında haksız olup, davalının itirazının iptaline karar verildiğine ve talep bulunduğuna göre asıl alacak yönünden davacı yararına alacağın % 40'ı (şimdi %20) oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece sunulan faturaların takibe dayanak yapılan “cari hareket dökümü” başlıklı belgede yer alıp almadığı ve imza bulunan faturalar yönünden bu imzaların davalı yetkilisi ya da çalışanlarına ait olup olmadığı hususları üzerinde durularak imzalar yönünden davalının isticvabı ile gerektiğinde imza incelemesi de yaptırılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacının davalıdan vade farkı faturasına dayalı bir alacağı olup olmadığı yönünde inceleme yapılması gerekirken cari hesap yönünden inceleme yapılıp karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere satışa konu araçta meydana gelen hasar bedelinin davalı tarafından ödeneceğine dair herhangi bir belge veya delil bulunmadığı gözetilmeksizin mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davaya konu alacağın Akbank T.A.Ş.tarafından davacı Girişim Varlık Yönetim T.A.Ş.ye temlik edilmiş olduğu ve böylece davada Akbank A.Ş.nin taraf sıfatının kalmadığı, onun yerine davacı olarak Girişim Varlık Yönetimi A.Ş.nin geçtiği-
Davaya konu edilen alacağın dava dışı şirketin ticari alışverişinden kaynaklandığının görüldüğü, bu durumda mahkemece, dava konusu ipoteğin söz konusu alacağın teminatını teşkil etmediği gözetilmeden yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet olmadığı-
Kural olarak kapalı faturanın ödemeye karine teşkil edeceği-