İtirazın iptali ve tahliye-
Davalı şirketin kredi borcundan sorumlu olduğunun kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, davalı şirketin anılan borcun ne kadarından sorumlu olduğunun yapılan tahsilatlar da gözetilerek saptanması için konusunda uzman bankacı ve hesap bilirkişilerinden rapor alınıp, varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı rapora, anılan çekin cari hesap ekstresinde önce alacak olarak kayıtlı iken karşılıksız çıkması üzerine borç olarak kaydedildiği bu nedenle davalının bu çeke dayalı ödemesinin ayrıca vekalet ücreti olarak icra dosyasına yapılan ödemenin mahsubunun doğru olmadığını belirterek itiraz etmiş olmasına göre, bilirkişiden anılan hususta itirazları karşılayacak ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, "davalı tarafa borç para verdiğini ve belge aldığını" savunmuş, davalı taraf ise, "kendisinden yapılan alışveriş nedeniyle oluşan borcun kısım kısım geri ödenmesi nedeniyle her ödemede belge verildiğini" savunmuş olup davacının dayandığı yazılı belgelerde borç para verildiğinden bahsedilmemekte olup, davalının savunmasının vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) niteliğinde olduğu- Davacının dayandığı para alındığına ilişkin imzası davalı tarafça kabul edilmiş belgelerin "yazılı delil başlangıcı niteliğinde" olduğu ve alacağın miktarı nedeniyle tanık dinleme yasağının istisnalarından birini teşkil edeceği- Dinlenen davacı tanıkları "görgüye dayalı bir bilgileri olmadığını, davacının hayvancılık ve çiftçilik yaptığını ancak bu miktar alışveriş yapmasının mümkün olmadığını"; davalı tanıkları ise, "davacının davalıdan yem ve gübre aldığını, davacıdan borç para almaya ihtiyacı olmadığını" beyan ettiğinden, davacının, isticvap beyanında "alacağı ödenmediği halde üç sene sonra tekrar borç para vermesinin hayatın olağan akışına uymadığı" hususu da gözetilerek, davacının, davalıya borç para verdiği iddiasını ispat edemediğinin kabulü ile mahkemece, davacı tarafa, yemin teklif etme hakkı bulunduğunu hatırlatılarak eda edilecek yeminin sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davalının vasıflı ikrarının (gerekçeli inkarının) bölünerek, yani ikrar eden aleyhine delil olarak kabul edilerek ispat yükünün davalı tarafa yüklenmesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Ortaklığı sürdüğü müddetçe davacılara miras payları oranında bir ödeme yapılması mümkün olmadığı-
Ülkemizde SGK’ya kayıt yaptırılmadan işçi çalıştırılmasının gerçek bir vaka olduğu da gözetilerek mahkemece belirtilen başvuru formu üzerinde durulup, değerlendirilerek ve teslim alan imzaları inkar edildiğinden bu imzaların atfedildiği kişilere ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi de yaptırılmak suretiyle mal teslimi konusunun değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekeceği-
İtirazın iptali davası bozma kararına uyularak-
Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında; kira sözleşmesinin karşılıklı anlaşma veya bir mahkeme kararı ile iptal edilmedikçe geçerli olduğu, davalı hekimin 3 yıllık kira dönemi boyunca ödenmesi gereken kiralardan sorumlu olup, aile hekimliğinde fiilen çalıştığı dönem ve aile hekimliğinde görev yapan hekim sayısı dikkate alınarak itirazın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-İİK 67/2’deki %40 ibaresinin, 02.07.2012 tarihinde ve 6352 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile %20 şeklinde değiştirildiği, ancak 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatının asgari %20 olarak uygulanacağı ancak 05.07.2012 tarihinden önce yapılan takipler üzerine açılan itirazın iptali davalarında ise %40 olan tazminat oranının uygulanması gerekeceği-
Müteselsil sorumluluk ilkesi işçi alacaklarını güvence altına almak için düzenlenmiş ve işçiye yönelik olup, davacının iş yerini devirden önce dava dışı işçinin hak etmiş olduğu işçilik alacaklarının tümünden sorumlu olduğu gözetilerek itirazın iptali davasının reddine karar verilmesinin gerekeceği-