Mazotun sahibi şirket tarafından açılan tazminat davasında ve davalı kurum tarafından açılan rücu davasında mazotun davacı yedieminin kusuru nedeniyle zayi olduğu ve davacının mazotu kendisinin tükettiğine karar verildiği, bu kararların Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, istinaf konusu karar ile söz konusu kararların talep sonuçları farklı ise de taraflarının aynı olduğu, diğer dosyalarda verilen kararların kesin hüküm teşkil etmese de bu dosyaların taraflarının aynı olması ve verilen kararlarda tarafların kusurlarının tartışılmış olması ve mazotun zayi olmasına davacının sebep olduğuna karar verilmesi nedeniyle verilen kararların eldeki dosyada güçlü delil niteliğinde bulunduğu, davacının mazotun tümünü teslim tarihinden itibaren usulüne uygun muhafaza etmediği ya da tükettiği, yedieminlik görevini usulüne uygun olarak yerine getirdiği konusunda ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının belirli bir süre için de olsa bu görevi yerine getirdiğini kanıtlayamadığı, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Uyuşmazlık, davacı bankanın yönetim kurulu üyeleri olan davalıların eylemleri sonucu bankanın uğradığı maddi zararları sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir...
Davacı Suriye uyruklu olup dosya kapsamından İtiraz Hakem Heyetince başvurucunun teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı; dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususu resen gözetilmesi gerektiği- İtiraz Hakem Heyetince, davacının statüsü belirlenerek teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa teminatın yatırılması için kesin süre verilmesi, verilen bu sürede belirtilen teminatın yatırılmaması hâlinde istemin usulden reddine, yatırılması hâlinde ise dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Taraf sıfatının dava şartı olup istek olmaksızın re'sen gözetildiği-Bu usul eksikliğinin giderilmesi, ileride doğabilecek telafisi mümkün olmayan hukuki sonuçlar ve usuli kazanılmış haklar bakımından zorunlu olduğu, hal böyle olunca, mahkemece .......Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerektiği, husumetin yaygınlaştırılması ve savunma hakkı verilerek ileri sürecekleri yazılı delilerin toplanması gerektiği-İşin esası hakkında konuya ilişkin sonraki yasal düzenlemeler de dikkate alınmak suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı, belediyeye ödünç olarak yatırılan bir bedelin kendisine iadesini talep etmişse de, aynı alacağa ilişkin açılan itirazın iptali davasında verilen esastan ret kararının kesinleşmiş olduğu- Davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiği-
Davacı tarafın üyelikten düşürüldüğü (çıkarıldığı) ve semt pazarlarındaki yerlerinin iptal edildiğine ilişkin gönderilen mesaj dikkate alındığında davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğu, üyelikten çıkarılmaya genel kurul tarafından karar verileceği sabit olduğuna göre davacının dava tarihi itibariyle oda üyeliğinin devam ettiği sabit olup mahkemenin buna ilişkin tespitinin yerinde olduğu, ancak davacının dava tarihi itibariyle oda üyeliğinin devam ettiğinin tespitine ve muarazanın bu şekilde giderilmesine karar verilmesi gerekirken "davacının karar tarihi itibariyle de üyeliğinin devam ettiğinin tespitine" karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Hindistan uyruklu yabancı şirketin takip yapabilmesi için teminat gerekip gerekmediği- Türkiye ile Hindistan arasındaki adli yardımlaşmaya ilişkin anlaşmda açıkça "teminattan muafiyete" ilişkin bir hükmün bulunmadığı, alacaklı, "Hindistan ile Türkiye arasında fiili karşılıklılık bulunması nedeniyle teminat yatırma zorunluluğu "olmadığını ileri sürmüşse de, de dosya kapsamındaki belgelerden anlaşıldığı üzere teminattan muafiyete ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi fiili mütekabiliyet de bulunmadığı, Hindistan tabiiyetinde olan alacaklı şirketin teminattan muaf olduğu sonucuna varılamayacağı-
Dava, Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerinden İlaç Teminine İlişkin Protokol'ün" 6.3.19 maddelerine göre iki yıl süreyle sözleşmenin feshi işleminin iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davalı Kurumun 05.01.2009 tarihli yazısı ile taraflar arasında yapılan sözleşmenin fesih edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır...
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sahibi ve temsilcisi olduğu şirkete, davalının vekil sıfatıyla sattığı taşınmaz bedelinin, satışın iptali nedeniyle istirdadı istemine ilişkindir...
Mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı HMK'nın 165/1. maddesi hükmü gereğince ................ İcra Hukuk Mahkemesi'nin .............. Esas sayılı ve "..davanın kabulüne, ............... İcra Müdürlüğünün .................. Esas sayılı dosyadaki takibin davacı yönünden geri bırakılmasına..." şeklindeki kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılarak sonucunun beklenmesine, icranın geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesi halinde davanın aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeni ile husumetten reddine, aksi halde işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olduğu-