Borçlu firma hakkında dokuz adet haciz dosyasının bulunmasının yanı sıra, adı geçen firmanın da söz konusu firmadan alacaklı olduğu, borçlu duruma geldiğinde belirtilen işlem sırasına göre haciz konulan icra dosyaları için sırasına göre ödeme yapılacağının ve listede belirtilen haciz dosyaları sona erdiğinde ............ İcra Dairesi ............. Esas sayılı dosyası ile ilgili işlem yapılacağının bildirildiğinin görüldüğü, bu durumda icra müdürlüğünce sıra cetveli düzenlenmesi gerekmekte olup, sıra cetveli yapılması halinde ilgilisi tarafından sıra cetveline itiraz hakkı mevcut olduğu, icra takibinin tarafı olmayan 3. kişiler tarafı olmadıkları icra takibindeki işlemlerin iptalini şikayet yoluyla icra mahkemesinden isteyeceği, davacı 3.kişinin kendisine bildirilen takip dosyasına ödeme yaptığında borcundan kurtulacağına göre bu şikayeti yapmakta aktif husumetinin ve hukuki yararının olmadığı-
Takipte şikayetçinin taraf olmadığı, davacının borçlunun eşi olduğu, takipte taraf olmayan eşin meskeniyet (aile konutu) haczedilmezlik şikayetinde bulunamayacağının yerleşik kararlar ile kabul edildiği, TMK 194. maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddenin icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermenin icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırı olduğu, şikayetin şahsi hak niteliğinde olup, borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı olduğu gerekçesiyle şikayet eden-3. şahsın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Her iki takibin de tarafları, alacak dayanağı ve miktarı ile ipoteğin paraya çevrilmesi istenen taşınmaz aynı olup ilk takipten vazgeçilmeden, aynı alacak ile ilgili olarak yeniden takip yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi gereğince alacaklının, ipotek ile teminat altına almak istediği tüm alacağını aynı takip dosyasından talep ederek ipoteğin paraya çevrilmesini talep etmesi gerektiği, zira takip konusu taşınmazın satışı gerçekleştiğinde taşınmazda yer alan ipotek çözülmekle teminat oluşturmaktan çıkacağı, ipotek bir kez kullanılmakla artık aynı ya da farklı bir borcun teminatını oluşturamayacağından sırf ipotek şerhinin tapudan fek edilmemesi nedeniyle aynı ipoteğin, borçlunun alacaklı nezdinde doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmayacağı gibi tahsilde tekerrür olmamak üzere takip başlatılmış olmasının da sonucu değiştirmeyeceği dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince takibin mükerrer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İtirazın iptali davasında alacağın esasına yönelik bir inceleme yapılmadığı, itirazın iptali isteminin mükerrer takip gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmakla, kötü niyet tazminatı talep koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı- Davalı ............. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, somut olayda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğine göre, davalılar lehine nispi vekâlet hükmedilmesinin doğru olmadığı-
2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasının görülebilmesine ilişkin yasal koşullar arasında yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, .................. İcra Müdürlüğü'nün 2004 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi yollaması ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine göre yetkili icra dairesi olmadığı, davalı borçlunun da ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu, yetkili icra dairesinin ikametgahının bulunduğu .............. Adliyesi İcra Müdürlükleri olduğunu bildirdiği, geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunmasına ilişkin yasal koşulun oluşmadığı-
PTT tarafından davacı şirketçe UETS adresinin aktivasyon işlemleri gerçekleştirilmediğinden adresin "aktivasyon bekliyor" statüsünde olduğu ve e tebligat adresinin aktif olmadığını bildirdiği, taşınmazların son imar durumları getirtilmeden ihalelerin yapıldığının ileri sürüldüğü ancak, şikayetçinin satış ilanının tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde bu hususu şikayet etmediği, taşınmazlardan 6 nolu bağımsız bölümün 260.000,00 TL olan muhammen bedelinin üzerinde bir fiyat olan 275.000,00 TL bedelle ihale edilmesi nedeniyle şikayetçinin bu taşınmaz yönünden ihalenin feshini istemesinin hukuki yararının bulunmadığı, dava konusu edilen 4 no'lu bağımsız bölüm yönünden ise, re'sen yapılan incelemede kıymet takdirinin yapıldığı iki yıllık süre içerisinde satışın yapıldığı, satış ilanının usulüne uygun düzenlendiği, elektronik ortamda ilanın yapıldığı, ilanların satış kararına uygun yapıldığı, ihale bedelinin yasal şartları taşıdığı gerekçesiyle 4 no'lu bağımsız bölüm yönünden şikayetin reddi ile ihale bedelinin %10'u oranında şikayetçinin para cezasıyla cezalandırılmasına, 6 nolu bağımsız bölüm yönünden şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddi ile bu taşınmaz yönünden para cezası takdirine yer olmadığına karar verilmesinin yerinde olduğu-Şikayetçi/borçlu aleyhine 4 no'lu bağımsız bölüm ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Feragat beyanının hüküm ifade etmesinin, karşı tarafın muvafakatına bağlı olmadığı, şikayete konu taşınmazın 220,00.00 TL bedelle ihaleye çıkarıldığı, ihale bedelinin 270.200,00 TL olup satışın muhammen bedelin üzerinde olduğu, şikayetçinin süresinde usulüne uygun kıymet takdirine itirazı da bulunmadığından şikayetçi şirket açısından bu taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle HMK'nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeniyle şikayetin reddine- Esasa ilişkin karar verilmediğinden para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına-
........ no'lu taşınmaz yönünden, taşınmazın muhammen bedelinin 240.316,20 TL olarak belirlendiği, yapılan açık arttırmada taşınmazın 250.000,00 TL bedelle ihale olunduğu ihalenin muhammen bedelinin üzerinde yapılmış olması nedeniyle hukuki yarar yokluğu hususunun istisnalarının da somut olayda gerçekleşmediği, davacı borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığından bu ihale yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği- ........... nolu taşınmaz ihalesi yönünden, satış ilanının kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliği gerektiği, satış ilanı davacı vekiline ............. tarihinde e-tebligat mazbatası ile tebliğ edildiğinden asile yapılan tebligat yok hükmünde olduğu, satış ilanının asile tebliğine ilişkin iddia fesih sebebi kabul edilemeyeceği, ihalenin feshini isteyen şikayetçi kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceği, satış ilanında satışa konu taşınmaz hakkında gerekli bilgilerin ve taşınmazın özelliklerinin yer almadığına dair şikayet satış öncesi döneme ilişkin bir şikayet olup satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleştiğinden artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshinin istenemeyeceği, ilan tarihi itibariyle ilanın yapıldığı ........... gazetesinin tirajının 50.000 adetin üzerinde olduğu anlaşıldığı, ............ tarihli satış kararında ilanın belediyede yapılmasına ilişkin bir karar alınmadığı, ancak yine de ilan belediyeye gönderildiği, takip dosyasındaki tutanaktan ......... Belediyesinin ilanı ............ tarihinde Mezat salonu divanhanesine asıldığının görüldüğü, ilanın İİK'nın 126. maddede belirtildiği şekilde yasaya uygun olarak yapıldığı, işin esasına girilmesi nedeniyle para cezasına hükmedilmesinin isabetli olduğu-
Davalılardan haciz alacaklısı SGK yönünden şikayetin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı, istinaf incelemesinin ihalenin feshine dair verilen karar yönünden yapıldığı, ihale konusu malın tahmini değerinin üzerinde satılması halinde kural olarak şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varılacağı, ancak ihaleye fesat karıştırıldığının tespiti durumunda malın tahmini bedelinin üzerinde satılması halinde dahi ihalenin feshi gerekeceği, somut olayda taşınmazın muhammen bedelin üzerinde satıldığı ve davacıların kıymet takdirine itirazının bulunmadığı görülmüş ise de, davacı tarafça ihaleye fesat karıştırıldığının ileri sürüldüğü, bu iddianın dayanağı olarak tanık deliline ve video kaydına dayanıldığı, fakat mahkemece ihaleye fesat karıştırıldığı iddiası üzerinde durulmadığı, davacının fesat iddiası yönünden şifahen edinilen bilgilere göre bir kısım kişilerin farklı metotlarla ihaleye katılmaktan caydırıldığı ihaleye katılımın engellendiği, bu şekilde ihaleye fesat karıştırıldığı ileri sürülmüş ve bu iddianın ispatına yönelik tanık delili ile video kayıtlarına dayanılmış ise de, şikayet dilekçesinde gerek tanıkların gerekse video kayıtlarının bilahare sunulacağı belirtilerek, bu delillerin ibraz edilmediği, basit yargılama usulünün uygulandığı iş bu davada HMK'nın 318. maddesi uyarınca davacının delillerini dava dilekçesi ile birlikte sunması zorunluluğu getirildiği, bunun yanında yazılı yargılama usulünde uygulanan HMK'nın 140/5 maddesi gibi (dayanılıp da sunulmayan deliller var ise ön inceleme duruşmasında bu delillerin ibrazı için taraflara kesin süre verileceğine dair) bir hükmün düzenlenmediği, tanık deliline dayanılması halinde tanık listesinin ve ibraz edileceği belirtilerek dayanılan video kaydının da dava dilekçesi ile birlikte sunulması gerektiği, davacı taraf tanık deliline dayanmış ise de tanık listesi sunulmadığından ve video kaydına dayanmış bunun da kendilerince ibraz edileceği belirtilmiş olmasına rağmen bu delil de sunulmadığından ileri sürülen fesat iddiasının ispatlanamadığının anlaşıldığı, bu haliyle ihale bedeli muhammen bedelden fazla ise de fesat iddiasına dayalı olarak da fesih talep edildiğinden ve fesat iddiası kabul görmediğinden, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle değil, esastan reddine karar verilmesi ve para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurup, ihalenin feshini istemeyen taşınmaz malikinin, şikayetçi tarafından ileri sürülen ihalenin feshi isteminin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar nedeniyle aleyhine hüküm kurulmadığı da dikkate alındığında; temyiz hakkının olmadığı-
Delil avansının yatırılmaması hâlinde o delilden vazgeçilmiş sayılacağından ve anılan mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan taşınmaz değerinin ve istenebilecek tazminatın tespitinin mümkün olmadığından bahisle davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine yönelik verilen karar usule ilişkin nihai bir karar olmayıp, maddi anlamda esasa ilişkin verilen nihai bir karar olduğundan, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan sonraki davada "kesin hüküm dava şartının oluştuğu" gerekçesiyle "davanın usulden reddine" dair verilen direnme kararının yerinde olduğu-