Davacılar Suriye uyruklu olup dosya kapsamından İtiraz Hakem Heyetince başvurucunun teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığının anlaşıldığı, 5718 sayılı Kanun’un 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında, dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususunun re'sen gözetilmesi gerekeceği, bu sebeple İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacının statüsü belirlenerek teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa teminatın yatırılması için kesin süre verilmesi, verilen bu sürede belirtilen teminatın yatırılmaması hâlinde istemin usulden reddine, yatırılması hâlinde ise dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesi tebliğ edilmeyen, savunması alınmayan davalının tazminattan sorumlu tutulmasının hatalı olduğu, mahkemece yapılması gerekenin, davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, davacı kurumu zarara uğratan hayvanların kime ait olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması, sonuçta davada husumet yöneltilecek pasif dava ehliyetine sahip ..............'ın belirlenerek, tahsilde tekerrüre neden olmayacak şekilde diğer davalılar ile birlikte tazminattan müştereken sorumluluğuna karar vermek olduğu-
İnşa edilen yapıların fiziksel bakımdan aynı olduğu ancak bu yapılar üzerinden talep olunan hakların farklı olduğu iki davada müddeabihlerin ve maddi vakıaların aynı olmadığı; bu nedenle 'sözleşmenin haksız feshine ilişkin uğranılan kazanç kaybı ile yapılan masrafları tazminat' davasında verilen ve kesinleşen hükmün 'sözleşmenin feshinin haklılığından bağımsız olarak haksız inşaata ilişkin tazminat talebine' ilişkin davada kesin hüküm oluşturmayacağı-
Davacı Suriye uyruklu olup, mahkemece davacının teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığının anlaşıldığı, mahkemece, öncelikle davacının teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'nden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Aynı bono alacağının bölünmek suretiyle farklı farklı icra takibine konu edilerek tahsil edilmeye çalışılmasının mümkün olup olmadığı?
7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceğinin hükme bağlandığı- Yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği-
İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacının statüsü belirlenerek teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa teminatın yatırılması için kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması hâlinde istemin usulden reddine, yatırılması hâlinde ise dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken doğrudan işin esasına girilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, trafik kazasında meydana gelen yaralanmadan kaynaklı kalıcı iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması gerekliliğine ilişkin koşulun ön dava şartı niteliğinde olup dava açılmadan önce yerine getirilmesi gereken bir koşul olduğu, bu şart yerine getirilmeden dava açılmış ise de dava ön şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekili tarafından davalı ... Sigorta A.Ş'ye gönderilen başvuru dilekçesi ekinde başvuru yapılırken gerekli olan hiçbir tedavi evrakı, sağlık kurulu raporu sunulmamış, yine kazaya ilişkin kaza tutanağı, kusur durumunu gösterir belge ibraz edilmediği, buna göre davacının tarihsiz dilekçesi ile yapılan başvurunun usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceği, mahkemece davalı sigortadan hasar dosyası istendiği, sigorta şirketi tarafından verilen 07.12.2022 günlü cevap dilekçesinde hasar dosyasının dava dilekçesine istinaden oluşturulduğunun belirtildiği, davacının dava açmadan önce davalı ... Sigorta A.Ş'ye usulüne uygun bir başvurusunun varlığı kanıtlanamadığından davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi incelendiğinde, davacının kalıcı ve geçici iş göremezlik tazminatı olarak toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketlerinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, ancak müteselsil tahsil isteminde bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece hakkaniyet ilkesi gereği her bir davalıdan 500,00 TL maddi tazminat istediğinin kabulü ile davalı ... Sigorta A.Ş lehine 500,00 TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken 1.000,00 TL vekalet ücretine karar verilmesi yerinde olmadığı-
Eldeki davada, davacı taraf kooperatif üyesi davalının ilgili taşınmazla ilgili 19/10/2020 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca tapu iptal tescil talebinde bulunduğu, davacı tarafın kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin herhangi bir iddia ve talebi bulunmadığı gibi, kooperetif üyeliğinin devri halinde de, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği, buna ilişkin dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belgeye de rastlanamadığı, tapu iptal ve tescil talebinin davalı ile davacı arasında düzenlenen harici satış sözleşmesine dayandığı anlaşılmakla davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın menfi tespit davasından kaynaklandığı - Dava konusu protokol ve senetlerin imzalandığı sırada iş yerinde bulunan ve 29.01.2013 tarihli haciz tutanağında imzaları bulunan polis memurlarının konu ile ilgili başka bir dava dosyasında yer alan beyanlarının kapsamı, davacının iş yerinde gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında iş yerindeki malların haczedilmek üzere iki sayfadan ibaret olduğu ve yırtıldığı belirtilen haciz tutanağına yazılmak suretiyle haciz işlemlerinin yapılması, davacı tarafından müşterilerinin olduğunu iddia ettiği malları kurtarma amacıyla dava konusu protokol ile senetlerin imzalanması sonrasında ilk tutanağın yırtılıp belirtilen bu süreçle alakalı hiç bir bilgi içermeyen dosya arasındaki 29.01.2013 tarihli haciz tutanağının düzenlenmiş olduğu - Davacı tarafından davaya konu senetlerin ve 29.01.2013 tarihli protokolün, manevi cebir, icra tehdit ve baskısı altında, müşterileri karşısında itibar kaybına uğrayacağı korkusuyla imzalatıldığının sabit olduğu, bu suretle davacı tarafından ileri sürülen korkutma iddiasının ispatlandığının kabulünün gerektiği-