Davalı sigorta şirketi tarafından tevdi mahalline tevdi edilen işyeri sigorta poliçe bedelinin davacı şirkete ait olduğunun tespit edilerek sigorta tazminatının davacı şirket kayyum hesabına aktarılması, yatırılan para üzerindeki tedbirin kaldırılması istemine ilişkin davada, dain mürtehin hakkı sahibi davalı bankanın iflas eden davacı şirketten olan alacağını iflas masasına kaydettirdiği, davalı banka ile davacı müflis şirket arasında menfaat çatışması olduğu hususları da birlikte değerlendirildiğinde, davacının aktif dava ehliyetinin var olduğu kabul edilerek, davacı şirketin ............ tarihinde iflasına karar verildiği de göz önünde bulundurulup davanın iflas idaresi memuruna davacı sıfatı ile yöneltilerek davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı taraf icrai bir karar tesisi talep etmekle açılan davanın bir eda davası olduğu icrai bir karar verilebileceği göz önününe alınarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı değerlendirme ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği; bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı- HMK'nun dava şartlarını düzenleyen 114.maddesinin (h) bendi ile "davacının dava açmakta hukuki yararının olması gerektiği" hüküm altına alındığı- HMK'nun 115/1. maddesine hükmü uyarınca; mahkeme, dava (takip) şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabileceği gibi, taraflar da dava (takip) şartı noksanlığını takibin her aşamasında süreye tabi olmadan ileri sürebilecekleri-
Hakem heyetince Dairemizce gerekçeli karar ile bilirkişi raporu ve gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçlü makine mühendisinden alınacak rapora göre hüküm kurulması için gerektiğini belirten bozma ilamı üzerine itiraz hakem heyetince mail yoluyla verilen ara kararı üzerine davacıya bilirkişi ücreti yatırması için verilen üç gün sürenin yasada aranan koşullara uygun olmadığı-
Borçlunun satışı yapılan taşınmazlardan bağımsız bölüme ait ihalenin feshini talep ettiği, derdest olduğu kabul edilen başka bir ihalenin feshi davasında diğer bağımsız bölümlerin ihalesinin feshinin istendiği, bu haliyle her iki şikayetin konusunu oluşturan taşınmazlar farklı olduğundan derdestlikten söz edilemeyeceği-
Yerel mahkemece, orman yangını nedeniyle açılan tazminat davasının yargılamasının yapıldığı ve yangına sebebiyet veren kişilerin tespit edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla davalılardan .........’nun tazminattan sorumlu tutulmadığı, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin .......... tarihli ......... esas ve .......... karar sayılı ilamı ile “............ Asliye Hukuk Mahkemesinin .......... değişik iş sayılı dosyasında yapılan tespit ve alınan bilirkişi raporları ile mahkemece alınan bilirkişi raporları ve dosyada mevcut diğer tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davalılardan ..........'na ait ve diğer davalıların çalıştırıldığı çiftlikte yakılan ateşin, gerekli tedbirlerin alınmamış olması nedeniyle bitişikteki ormana sirayet etmesi sonucu yangının meydana geldiği, davalıların kusur durumlarının da araştırılarak, zararın kapsamı belirlenmek suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozma kararı verildiği, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği ve kararın tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşıldığından, söz konusu dosyada davalılardan ............ aleyhine tazminata hükmedildiğine ve karar da kesinleştiğine göre davacının muvazaaya dayalı eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğunun kabulü gerekeceği, bu nedenle tüm deliller birlikte değerlendirilerek muvazaa konusunda gerekli araştırma yapılarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğinden davanın husumetten reddi gerektiği-
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği, bozma kararında davalı TCDD Genel Müdürlüğü yönünden davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde mahkemece, anılan davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı tarafından asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış olup, yargılama devam ederken arabulucuya başvurulduğu ve tarafların uzlaşmadığına dair tutanak düzenlendiği olayda; asliye hukuk mahkemesi dosyasında, ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerektiği-
Hukuki yararın, 6100 sayılı HMK.’nun 114/1-h maddesinde dava şartları arasında düzenlenmiş olduğu; kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekeceği; ancak bu hukuki yararın meşru ve kişisel bir yarar olması, dava açıldığı sırada doğmuş ve güncel olması, meşru ve hukuken korunmaya değer olması ve karar kesinleşinceye kadar da devam etmesi gerektiği-
Her ne kadar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararında hükmün görev yönünden bozulmasına karar verilmiş ve mahkemece de bozmaya uyularak davada iş mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi bozma ilamında, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin göreve ilişkin kesinleşen bozma ilamının dikkate alınmamış olmasının Dairemizce maddi hata olarak değerlendirildiği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğundan usuli kazanılmış hakkın istisnalarından olup kararın bozulmasına engel teşkil etmeyeceği, şu halde; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi bozma ilamına uyularak verilen görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi kararı usul ve yasaya uygun düşmediğinden, HMK'nın 23/2 maddesi uyarınca bağlayıcı nitelikte bulunan Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin davanın genel mahkemede çözümlenmesi doğrultusundaki kararı gereği, mahkemece esasa girilerek inceleme yapılması, delillerin toplanıp değerlendirilmesi ve talep hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-