Sigorta sözleşmeleri TTK’da düzenlenmiş olup mutlak ticari dava söz konusu olduğundan, dava tarihi itibari ile yürürlükte olmayan kanun maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, davanın mutlak ticari dava olması gözetildiğinde somut olayda davanın görülmesinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğu-
HMK'nun 118. maddesinde "Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesinin kaydına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir." denilmiş olup, harca tabi davalarda; dava açılırken başvurma harcı ile karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınıp, dava dilekçesinin ancak harç alındıktan sonra esas defterine kaydedileceği; dosya içeriğinden, davacının 04/04/2014 tarihli dava dilekçesi ile taşınmaza verilen zarar nedeni ile maddi tazminat istemi yanında eski hale getirme isteminde bulunduğu ve eski hale getirme istemine ilişkin dava değerini belirtmediği gibi bu istem yönünden başvurma harcının da yatırılmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacının eski hale getirme istemi yönünden dava değeri açıklattırılmadan ve bu istem yönünde ilgili harçlar da tamamlattırılmadan yargılamaya devam olunarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece; kat mülkiyeti kanunu hükümlerine göre davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan HMK'nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK'nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucunda oluşan hasar tazminatını ödeyen ZMSS'nin, ehliyetsiz araç kullanma nedeniyle sigortalısından rücuen tazminat istemine ilişkin davada, kaza tarihi itibariyle davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi halen devam ettiğinden, mahkemece, davalı ...'na husumet yöneltilebileceği gözetilerek, işin esası incelenip bir karar verilmesi gerekeceği-
Kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılması, yapılacak işler teker teker belirtilmesi ve yargılama ilgilinin yokluğunda yürütülüyorsa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerektiği- Mazereti nedeniyle duruşmaya katılmayan tarafa yeni duruşma gününün ve kesin süreye ilişkin ara kararının yöntemince tebliği zorunlu olup “duruşma gününün UYAP sisteminden öğrenilmesi”, “İhtarın UYAP ortamından öğrenilmiş sayılmasına” gibi bildirimler usule uygun olmadığı gibi tarafın duruşma gününün bu şekilde kendisine bildirilmesi yönündeki taleplerine de bu anlamda değer verilemeyeceği- Somut olayda, keşif harç ve giderlerinin yatırılmasına yönelik kesin süre içeren ara kararının davacı vekiline usulünce tebliğ edilmediği, hukuken davacının aleyhine sonuç doğurmayacağı, davanın reddine dair kararın yerinde olmadığı-
Dosya kapsamında kayıt maliki ... oğlu ...Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ........sayılı mirasçılık belgesinde tespit edilen mirasçılarının tamamı davaya dahil edildiklerinden, bozma öncesi davaya dahil edilen Hazine’nin pasif dava ehliyeti bulunmamakta olup davalı Hazine yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- TMK'nin 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davalarda, davanın kabul edilmesi halinde dahi kayıt maliki ile mirasçılarına yargılama giderleri yükletilemeyeceği, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacakları-
Tazminat talebi yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde, mahkemenin ara kararı uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan, alacaklı lehine hacizli mal ile takip konusu alacak miktarından değeri daha düşük olan alacak miktarı üzerinden %20 oranında tazminata hükmedilmesi gerekeceği- Mahkemece, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında, davanın reddine karar verildiğinden, davalı - karşı davacı alacaklı vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, başlangıçta mevcut olan hukuki yararın ortadan kalktığı, açıklanan nedenlerle, tasarrufun iptali davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Vasiyetnamenin iptali davasında, yargılama sırasında vefat eden davalının mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak davaya katılımının sağlanması, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği- Taraf teşkili sağlanmaksızın, ölü kişi hakkında hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemece; vasiyet alacaklısının mirasbırakandan önce ölmesi hususu açılacak vasiyetnamenin tenfizi davasında itiraz olarak ileri sürülebileceğinden, dava şartı olan bu durum re'sen gözetilerek, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu gözetilip işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken talep edilen miktarın 1.500,00 TL olduğundan bahisle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 68/1.maddesinde belirtilen 3.300,01 TL'nin altında olması nedeniyle öncelikle Hakem Heyetlerine başvurulması gerektiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazlarda tarafların paydaş olduğu, asıl dava davalısı – karşı dava davacısı olan kız kardeşlerce asıl dava davacısı erkek kardeşlerine karşı izaleyi şuyu davası açılmış olduğunun, bilirkişi raporunda muhdesatların yapım yıllarının tespit edildiğinin, tanık beyanlarına göre muhdesatların murisin sağlığında yapılmış olduğunun, tarafların bütçelerinin bir olduğunun sabit olduğu, asıl dava davalısı, karşı dava davacılarının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosya içeriğine, tanık beyanlarına, tarafların bütçelerinin bir olmasına, muhdesatların murisin sağ olduğu dönemde yapılmış olmasına, murisin ve tarafların yaşları ve murisin ölüm tarihine göre asıl davaya konu muhdesatların müstakilen davacılarca meydana getirildiğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ispatlanamamış olması karşısında asıl davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-