Borçlular tarafından düzeltilen ödeme emri tebliğlerinden itibaren yasal 7 günlük süresi içerisinde icra müdürlüğüne itirazda bulunulmadığı, takibin itirazsız kesinleştiği, takibin durdurulmasına ilişkin olarak verilmiş tedbir kararı bulunduğunun iddia ve ispat edilmediği görülmüş olup icra müdürlüğünce şikayete karar ile takibe devam edilmesine karar verilmesinde usulsüzlük bulunmadığı, şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacılar vekili dava dilekçesinde TMK'nin 713/2. maddesinde yer alan ölüm sebebine dayandığına göre öncelikle kayıt malikinin hasımlı (hasım Hazine olmak üzere) veraset belgelerinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, sağ mirasçıları varsa davanın bu mirasçılara karşı yöneltilmesi, taraf teşkilinin bu suretle sağlanması, bu yolla da taraf teşkili sağlanamadığı takdirde ilanen tebliğ yolunun düşünülmesi, mirasçıları yoksa TMK'nin 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu gözetilerek davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması, kayıt maliki veya mirasçılarının davada kayyım vasıtası ile temsil edilemeyeceğinin gözetilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek TMK'nin 713/2. maddesindeki olumlu olumsuz koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, somut olayda taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası olması sebebi ile davacının hukuki yararının bulunduğu, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarından da dava konusu edilen muhdesatlardan deponun davacı tarafından meydana getirildiğinin anlaşıldığı, bu sebeple bir kısım davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre yerinde olmadığı- Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan evin bakımı için yapılan masrafların ve eklentilerinin kendisi tarafından yapıldığını belirterek tespitini talep ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince evin bakım ve onarım işleri ve ilave odanın davacı tarafından yaptırıldığı kabulü ile bu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verildiğinin görüldüğü, yargılama aşamasında dinlenen taraf tanıkları ve mahalli bilirkişilerin anlatımlarından evin davacı ve tarafların murisi tarafından birlikte inşa edildiğinin belirlendiği, o halde, davacı tarafından taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmadığından, davacının eve ve ilave odaya yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği- Dosya kapsamında dinlenilen tanıklara ağaçların kim tarafından meydana getirildiği hususu sorulmamış ve bu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamış olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince ağaçlar yönünden kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı, dava konusu edilen ağaçlara yönelik yeniden tanık beyanına başvurulması gerektiğinden hükmün bu yönü ile de bozulması gerektiği- Terditli talep olan faydalı masraflara yönelik tespit istemi yönünden, davacının bu masraflara yönelik eda nitelikli alacak davası açma hakkı da mevcut iken önceden bu masrafların giderlerinin tespitini dava etmekte hukuki yararının olmadığı-
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, somut olaya gelince; her ne kadar yerel sulh hukuk mahkemesinin dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle başlangıçta hukuki yararın varlığını söylemek mümkün ise de, söz konusu dosyanın UYAP ortamında yapılan incelemesinde; mahkemece, ........... tarihinde HMK'nin 320/4 fıkra gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın ............... tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, mahkemece, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- HMK.'nun 312. maddesi hükmüne göre davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu olmadığı- Muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alman nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK’nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri gözönünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Davalı şirketin davanın devamı sırasında terkin edilmekle dava ehliyetini kaybetmesi halinde, davalı şirketin ihya edilerek yeniden sicile kaydının sağlanması ve usulünce taraf teşkili sağlanarak, davaya devamla esas hakkında karar verilmesi gerektiği-
Yargıtay bozma ilamında “Muhdesatın tespiti davalarında taşınmazın tapusuz olması halinde Hazine ile ilgili Köy veya Belediye Tüzel Kişiliğinin davada yer almasının zorunlu” olduğunun belirtildiği ve mahkemece 1. celsede bozma ilamına uyulduğu, hal böyle olunca 6360 sayılı Kanun gereğince ilgili kamu tüzel kişiliği olarak davada yer alması gereken ............. Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın davaya dahil edilmesi gerekeceği, taraf teşkilinin sağlanmasının dava şartı olduğu, taraf teşkilinden sonra Hazine ve ..., ... hakkında olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde HMK’nin 124 maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusunun dava şartı olduğu, dava şartının yargılamanın her aşamasında (ilk derece ve istinaf mahkemeleri ile Yargıtayca) re'sen dikkate alınacağı, bu nedenle ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yukarıda izah edilen Kanun değişikliği kapsamında uyuşmazlık konusu davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında başlatılan takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun taşınmazları üzerine haciz konulduğu, hacizlere yönelik olarak çiftçilikle geçimini sağladığından bahisle İİK 82/4. maddesi uyarınca haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğu, borçlunun hacizlere yönelik haczedilmezlik şikayetinin derdest olduğunu ileri sürdüğü ve bu şikayet sonuçlanmadan taşınmazlara yeniden haciz konulmasının usulsüz olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünün kararının ve haczin kaldırılması talebinde bulunduğu, şikayetlerin derdest olmadığı dikkate alınarak istemin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin şirket traktör dışındaki menkuller için istihkak iddiasında bulunurken yalnızca kiracılık sıfatına dayandığı, kural olarak kiracının istihkak iddiasında bulunma hakkının olmadığı, yani borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi hakların sözleşmenin tarafı olmayan kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, dolayısıyla üçüncü kişi tarafından ileri sürülen geçerli bir istihkak iddiasının olmadığı, o halde davacı alacaklının dava açmasında hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, traktör dışındaki mahçuzlar yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği- Üçüncü kişi tarafından kiracılık sıfatına dayalı olarak istihkak iddiası ileri sürülemeyeceğinden dava açıldığı sırada mevcut olan istihkak iddiasının cevap dilekçesi ile geçersiz hale geldiği kabul edilerek dava konusu traktör yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de 6100 sayılı HMK’nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davalı üçüncü kişinin kendi adına ileri sürdüğü bir istihkak iddiasının mevcut olmadığı, bu nedenle davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile davanın reddi gerekeceği-
İpotek bedelinin tespiti ve ipoteğin kaldırılması; karşı dava, ipotek bedelinin artırılması istemi-