Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davacı vekiline diğer arsa sahiplerinin muvafakatlarını sağlamak üzere bir sonraki celseye kadar süre verilmiş ve dava dışı arsa sahiplerine davaya ilişkin muvafakatlarını beyan etmeleri için tebligatlar çıkarılmış, diğer arsa sahipleri gelerek davaya muvafakat etmemiş olduklarından davaya muvafakat vermeyen davacı dışındaki paydaş ve diğer arsa sahiplerine karşa eldeki dava ile birleştirilmek üzere dava açması için davacıya süre verilip, açılacak dava birleştirilerek taraf teşkili yapıldaktan sonra işin esasının incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile aktif husumet yokluğundan davanın reddinin hatalı olduğu-
Şikayet konusu taşınmazın muhammen bedelinin 130.000 TL, satış bedelinin 200.100 TL olduğunun, ihale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğunun görüldüğü, bu durumda, şikayetçi borçlu yönünden zarar unsuru gerçekleşmediğinden, borçlunun bu taşınmaza yönelik ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinin öngörüldüğü, buna rağmen ilk derece mahkemesince, şikayetçi aleyhine taşınmazın ihale bedeli olan 200.100 TL’nin %10’u oranında da para cezasına hükmolunması isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, ilk derece mahkemesince yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Davacının inşa ettiği natamam binanın, inşaat sözleşmesinin tarafı olmayan ve arsayı malikinden satın alan davalıya satıldığı, bu durumda; davalıya husumet düşmediği, davacının evvelce arsa sahipleri aleyhine dava açtığı ve bu nedenle gabin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi ve ayrıca TBK 28. maddesi gereğince, davacının sözleşme ile bağlı olmadığını ve edimin geri verilmesini isteyebileceği gibi edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini de isteyebileceği gözetilmeden ve inşaatın davalıya satıldığı tarih itibariyle değeri belirlenerek davacının iddiası bu yönden değerlendirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği-
Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 s. K. ile 6446 s. K.’da yapılan değişiklik ve eklemeler ile davanın konusuz kaldığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle davacının haklı bulunduğu kayıp kaçak bedelinden kaynaklı istirdat davasında, davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti ile sorumlu olduğu; davanın konusuz kalması nedeniyle, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu belirlenen davacı yararına (davaya konu edilen tutar gözetilerek) maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacının tapu iptali ve tescil davasının HMK 114/1-h maddesi ve 115 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verildiği, bu haliyle, eldeki dava muvazaa sebebiyle tapu iptal ve tescili istemine ilişkin olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının 1. bendinde dava konusu maddi tazminat olan bir başka mahkemenin kararından bahsedilerek, “............. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ....... Esas ve ........ Karar sayılı kararının kaldırılmasına” hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı, ne var ki bu hususun yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Davalı Uşak Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 6183 Sayılı Kanunu'nun 79. maddesi uyarınca dava dışı A. Bey Madencilik Nakliye Pet. Teks. Gıda San Ltd. Şti nin vergi borcu nedeniyle kendisine gönderilen haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu nedenle süresinde itiraz edemediğini, dava dışı şirketin kendilerinde hak ve alacağı olmadığını beyan ederek, borçlu olmadığının tespitine-
Dosyanın incelenmesinde, davalı yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, hukuki yarar yokluğu 6100 sayılı HMK'nun 114/1-h maddesine göre dava şartlarından olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nun 114. maddesinin "g" bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, anılan Kanun'un 115. maddesinin 1. fıkrasında bu koşulun mevcut olup olmadığı hususunun kendiliğinden araştırılacağı, ikinci fıkrasında ise bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüş olduğu- HMK'nun "Harç ve Avans Ödemesi" başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrası harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceğinin düzenlendiği-
Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanan uyuşmazlıkta; "ön sorun" olarak, dava değeri para ile ölçülebilir nitelikte olduğundan 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/1-a. maddesinin alt bendi gereğince dava değeri üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının dörtte birinin peşin olarak ödenmesi gerektiği, bununla birlikte davacı, dava açarken nispi peşin harç yatırmayıp sadece maktu harç yatırdığından ve buna göre Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince herhangi bir işlem yapılamayacağından, mahkemece harç eksikliğinin tamamlattırılması ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Dava açarken peşin nispi harç ödeme yükümlüsünün davacı olduğu gözetildiğinde; davalı tarafın harç ödemekten muaf olmasının, davacıyı harç ödeme yükümlülüğünden kurtarmak anlamına gelmeyeceği için davalı tarafın harçtan muaf olmasının, yargılama sonucunda davanın kabul edilmesi durumunda harç yükümlüsü davalı olacağından mahkemece hükmedilecek karar ve ilâm harcının belirlenmesi noktasında dikkate alınması gereken bir husus olduğu-