İcra dosyasında her ne kadar Maliye Bakanlığı takip alacaklısı olarak yazılmış ise de alacağa ilişkin borç sebebi kısmında .......... Defterdarlığı Kayyım Büro Başkanlığı'nın yazısına istinaden kayyım sıfatıyla kayyım tarafından takibin yapıldığı anlaşıldığından davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, o halde mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş iken, Bölge Adliye Mahkemesince hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğinin belirtilmiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ret gerekçesinin değiştirildiği anlaşılmakla, HMK.'nun 353. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kurması gerekirken, istinaf talebinin esastan reddine karar vermesinin doğru olmadığı- Dava konusu muhdesatların kadastro tespit gününden önce meydana getirildiğinin ve kadastro tespitinin kesinleşmesi ile dava tarihi arasında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun belirlenmesi halinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verileceği, bu doğrultuda davaya konu muhdesatların kadastro tespitinden önce yapıldığının sabit olduğu, kadastro tespitinin ............ tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın da ............... tarihinde açıldığı dikkate alındığında, davanın 3402 sayılı Kanun’un 12/3.maddesi uyarınca hak düşürücü süreden reddi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçenin değiştirilerek, hukuki yarar yokluğundan ret kararı verilmesi gerektiğini belirtilmesinin isabetli olmadığı-
Davacıların ve davalıların taşınmazda pay maliki olma tarihleri gözönünde bulundurulmak suretiyle, toplanmış ve toplanacak deliller çerçevesinde, davacıların önalım hakkına dayalı talepleri değerlendirilerek olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken aktif husumet yokluğu nedeniyle talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı-
7257 s. Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceğinin hükme bağlandığı- Yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu 723 parsel sayılı taşınmazın kütük sayfasında malik adının “C.ettin” olarak, elektronik olarak TAKBİS’den temin edilen tapu kaydında ise “C.ettin” olarak yazılı olduğu gözetildiğinde, malik isminin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesinin gerekli olup olmadığı-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya arasına 12.07.2012 tarihinde alınan tapu kayıtlarında malik baba adının nüfus kaydındaki gibi “Himmet” olarak, ilk bozma kararı sonrasında alınan 13.06.2013 tarihli tapu kayıtları ile 22 parsel sayılı taşınmazın kütük sayfasında ise “Ümmet” olarak yazılı olduğu gözetildiğinde, davacının malik kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemi ile eldeki davayı açmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığı-
Muhdesatın tespiti davalarında Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre muhdesatın pay gösterilmek suretiyle yapıldığından bahisle hüküm kurulması mümkün olmayıp muhdesatın tamamının davacı tarafça yapıldığı ispatlanamadığından davacının eda davası açması gerekirken tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği, ayrıca davayı kabul edenler yönünden ise ortaklığın giderilmesi davasında satış aşamasında bu kabul beyanlarının gözetilmesi gerekeceği-
Dosyada bulunan taşınmazlara ait pafta ve hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli kroki incelendiğinde, davacıya ait .... sayılı parselin, ..... ile ...... parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan yola cephesi olduğu halde mahkemece pafta ve krokide “yol” olarak görünen yerden geçit tesis edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, davacının Medeni Kanunu'nun 747. maddesinde öngörülen mutlak ya da nisbi geçit ihtiyacından bahsedilemeyeceğinden mahkemece, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davası sonucunda verilecek ilamın, alacaklıya alacağını tahsil olanağını veren ve nisbi nitelikte bir yetki sağlayan bir karar olup, taşınmazın aynına ilişkin bir karar olmadığı- Dava konusu taşınmazın 1/3 hissesinin tapuda maliki olan davacının taşınmazdaki mülkiyeti devam ettiğinden ecrimsile ilişkin açmakta hukuki yararının bulunduğu-