Mürtehinin davaya muvafakati ya da kredi borcunun ödenmesine ilişkin hususun, sonradan tamamlanabilir dava şartı olduğu gözetildiğinde bankanın dain mürtehin kaydının devam etmediğine ilişkin yazı cevabı karşısında bankanın davaya muvafakatine gerek kalmayıp davacının aktif dava ehliyetlerinin bulunduğunun gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekeceği- Poliçede mürtehin kaydı bulunan dava dışı banka tarafından, bakiye kredi borcunun tahsili için davacı aleyhine başlatılan icra takibi nedeni ile mürtehinin davaya muvafakati ya da kredi borcunun ödenmesine ilişkin hususun, sonradan tamamlanabilir dava şartı olduğu gözetilerek, davacı tarafından yapılan kredi borcu ödemeleri araştırılıp aktif dava ehliyetinin değerlendirilmesi gerekirken, hiçbir araştırma yapılmadan dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının, sigortalısına ödediği tazminatı sorumlu davalıya rücu ettiği, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki ilişki kira ilişkisinden kaynaklanmadığı gibi davaya konu taşınmaz üzerinde kat mülkiyetine veya kat irtifakına da geçilmediğinin tapu kaydından anlaşılmadığı, eldeki davada uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından, mahkemece asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu, görev kurallarının, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken hususlardan olduğu-
Davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki ise haksız fiilden doğan davada, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gözetilerek; mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114-115 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı- "Davaların yığılması" şeklinde açılan "itirazın iptali davası" ile "menfi tespit davasının" tefriki ile itirazın iptali davasında arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi, menfi tespit davası yönünden ise dava değeri üzerinden harç eksikliği ikmal edilerek davanın görülmesi gerektiği-
Gerek takip talebinde gerek ödeme emrinde borcun kaynağı kira alacağı olarak belirtilmiş olması ve eldeki davada davacı vekilinin, ön inceleme duruşmasındaki beyanlarından davanın kira alacağının tahsili için yapılan icra takibine davalıların itirazı üzerine itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline yönelik olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle dava Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmekte olup görev kurallarının kamu düzeninden olduğu, hal böyle iken davanın açıldığı Sulh Hukuk Mahkemesince davanın esasına girilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edileceği-
Açılan menfi tespit davasında davalının çekler üzerinde herhangi bir sıfatı olmadığı gibi dava konusu takiplerde alacaklı da olmadığından bu şahsın pasif dava ehliyeti olmadığı düşünülmeden bu kişi yönünden de kısmen kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı- Davacının dayandığı temlik sözleşmesinin tarihi dava konusu 25 adet çekin 23 tanesinin keşide tarihinden daha önce olduğu, keşide edilmemiş çekler için temlik yapılarak ödeme yapıldığı iddiasının da kabulü mümkün olmayan iddia olduğu, davacının çeklerin ileri tarihli keşide edildiğini ileri sürmediği gibi ispat edici kanuni delil sunmadığı, bu durumda ilk derece mahkemesinin davayı çözümleme biçimi doğru olmadığı gibi ilk derece mahkemesinin kararı benimsenerek istinaf başvurusunun reddedilmesinin doğru olmadığı-
İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davasında kural olarak, borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerektiği, paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesinin yasa koyucunun amacına uygun olmadığı- Dava konusu taşınmazlarda, davalı borçlunun adına kayıtlı payların bu haliyle haz ve satışı mümkün olup, icra mahkemesinden alınan yetki belgesi ile ortaklığın giderilmesini talep eden alacaklının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
Bir kamu kurumunun, başkasının malına dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı gibi, plan, proje veya şartnamelere ihtiyaçlara göre el atılabilmesini sağlayacak esaslar da konulamayacağı- Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması esnasında oluşan haksız eylemlerden doğan uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği- Karayolları Genel Müdürlüğünün bir plan ve proje dahilinde ihale ile verdiği yol yapım çalışması sırasında, yüklenici firmalar tarafından davacının ruhsat sahası içinden malzeme alındığı gözetilerek, davacının maddi zararının giderilmesi istemiyle açtığı davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-