Davacının davalı iş yerinde çalıştığı, taraflar arasında brüt ücret miktarında uyuşmazlık bulunduğu, kıdem ve ihbar tazminatlarının giydirilmiş ücret üzerinden, fazla mesai ücreti, genel tatili, hafta tatili ve izin alacağının işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiği, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğu, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece yazılı gerekçe ve yasaya aykırı olarak süre verilmeden hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dosya içeriğine göre davacının davalı iş yerinde çalıştığının, brüt ücret miktarında uyumazlık bulunduğunun, fazla mesai ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücret alacağının işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiğinin, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğunun anlaşıldığı, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece yazılı gerekçe ve yasaya aykırı olarak sürede verilmeden hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra mahkemesince, imzaya itirazda bulunan borçlu vekiline gider avansının yatırılması için yasaya uygun olarak iki haftalık "kesin süre" verilmesi gerektiği; davacı borçlu vekiline Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak kesin süreye uyulmaması halinde, "dava şartı yokluğu" nedeniyle "davanın usulden reddine karar verileceği" yolunda ihtarname tebliğ edilmeden " gider avansının yatırılmaması" nedeniyle "davanın reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı- Gider avansı, dava şartlarından olup (HMK. mad. 114/9),  HMK. mad.115/2 uyarınca, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus belirtilmeden "davanın reddine" şeklinde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu-
Davacıların davalı yüklenici ile bir akdi ilişkisinin olup olmadığı, dolayısıyla aktif dava husumetlerinin (taraf olma ehliyetlerinin) bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Davalının cevap dilekçesinde ve temyiz itirazlarında da ileri sürülen bu husus, HMK. mad. 114/1-d uyarınca “dava şartı” niteliğinde olup, mahkemece re'sen araştırılması gerektiği-
Dava dilekçesindeki nitelendirmeye göre talepbin müdahalenin önlenmesi olduğu ve davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, bu durumda iddia ve karşı savunmanın değerlendirilmesinin Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması gerektiği-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve temerrüt nedeniyle tahliye istemlerine ilişkin davada; kira sözleşmesinin tarafı B.O. olup A.K.'nın, B.O. adına hareket ederek temsil yetkisine göre sözleşmeyi imzaladığı; buna göre kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın da temsil edilen B.O. yönünden hukuki sonuç doğuracağı; B.O. adına hareket ettiği anlaşılan A.K.’ın şahsen icra takibi başlatarak itirazın iptali davasını açmış olmasında aktif husumet ehliyeti bulunmadığı; bu durumda mahkemece davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı kooperatifin üyeliğine bağlı olarak tahsis edilen dairenin tapu kaydının iptali ve tescili, mümkün olmazsa tazminatın tahsiline ilişkin davada, dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın 14/2. maddesi uyarınca, kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekeceği, bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece re'sen dikkate alınması gerekeceği, TMK'nın 51. maddesine göre hükmi şahsın yerleşim yerinin, anasözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça işlerinin yöneltildiği yer olduğu-
Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin açılan davada, TMK. mad. 241, HMK. mad. 11/1-b, HMK. mad. 114/ç. m dikkate alındığında, eşin ölümüyle mal rejimi sona ermiş, davanın sağ eş tarafından diğer mirasçılar aleyhine açıldığı, dosya içeriğine ve aksi kanıtlanamayan adres kayıt sistemine göre, ölen eşin son yerleşim yeri Mudanya ilçesi olduğundan somut dava yetkili ve görevli mahkemede açıldığına göre, taraf delilleri toplanarak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği- 
Değeri 2.200,00 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, 3.300,00 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise 2.200,00 TL ile 3.300,00 TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvurulması gerekiği-
Kesin hüküm; ancak, konusunu teşkil eden iddia hakkında geçerli olabileceğinden, bu nitelikteki bir hüküm nedeniyle yeniden söz konusu edilemeyecek olanın, hüküm fıkrasında karara bağlanan husus olduğu- Hüküm olmayan yerde kesinlik de olamayacağından, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış olan bir iddianın her zaman yeni bir davaya konu yapılabileceği-