Sıra cetveline itiraz eden alacaklının icra takibinin ve buna bağlı olarak geçerli bir haciz işleminin bulunması gerektiği- Saatte 10da satışı gerçekleştirilen taşınmaza ilişkin gönderilen haciz müzekkeresinin aynı gün 15.40'da tebliğ edilmesi halinde, haczin satış anından sonra konduğunun kabulü gerektiği- Şikayetçinin, satış anı itibariyle haczinin bulunmadığından, dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle sıra cetveline ilişkin şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin kambiyo senetlerine mahsus yolla bonoya dayanan takibinin İİK. mad. 100 'e dayanamayacağı- Şikayet olunanın ihtiyati haczinin kesin hacze dönüşme tarihi, şikayetçinin ihtiyati haczinin kesin hacze dönüşme tarihinden önce olduğundan şikayet olunanlar yönünden şikayetin reddi gerektiği-
Davacı kadın tarafından açılan boşanma davası ile, kocası tarafından kadın aleyhine açılan önceki boşanma davasının tarafları aynıysa da, davadaki sıfatları farklı olduğundan derdestlikten söz edilemeyeceği-
Bakanlık tarafından yapılan tespit sonucu başvuru tarihi itibarıyla söz konusu işyerinde toplam 74 işçinin çalıştığı ve bunlardan 48 inin üyeliğine sahip bulunan sendikanın yasanın aradığı çoğunluğa sahip olduğu, yetki tespiti işlemlerinin usul ve yasalara uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği-Olumlu yetki tespitine itirazda taraf olarak işveren ve yetki alan sendika ile birlikte, yetki tespit işlemini yapan bakanlığın taraf olarak gösterilmesinin zorunlu olduğu, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, dava da bu hakka uymakla yükümlü olan kişilere karşı açılması gerekli olduğu, bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirleneceği-
6100 s. HMK.'nun 4/a maddesi gereğince kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği-
İhalenin feshini isteyen şikayetçinin icra mahkemesine yaptığı başvuru sırasında 100 TL "gider avansı" yatırdığı, mahkemece adı geçene gönderilen muhtıra ile eksik gider avansı olan 315,00 TL. nin iki haftalık kesin sürede yatırılmasının istendiği" uyuşmazlıkta, eksik gider avansının "sebebi" ve "nelerden kaynaklandığı" açıklanmak suretiyle, eksik kısmı tamamlaması için şikayetçiye muhtıra tebliği gerektiğinden, denetime elverişli bir hesaplama yapılmaksızın ve istenen gider avansının nelerden kaynaklandığı açıklanmaksızın gönderilen muhtıraya uyulmamasının şikayetçi aleyhine sonuç doğurmayacağı- İhalenin feshi isteminin mutlaka duruşmalı incelenmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde, nüfus kayıtlarında "sağ" görünen kişinin "ölü" olduğunun tespiti istenildiği davada, eksik hasım eksik inceleme ile hüküm kurulmasının yerinde olmayacağı-
Davanın taşınmazın kayden mevcut olmasına rağmen, fiilen mevcut olmadığı iddia edilmek suretiyle, devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olması dolayısıyla imar işlemleri sırasında tapu elemanlarının ihmalinden kaynaklanan devlet sorumluluğunun da TMK'nın 1007. maddesi kapsamında olacağı dikkate alındığında, eldeki davaya adli yargıda bakılması gerektiği açık olduğu gibi böyle bir davada husumetin davalı Hazineye yöneltilmesi gerektiği-
İşkolu tespitini, işveren veya üyesi bulunduğu işveren sendikası, işyerinde faaliyet gösteren veya göstermeyi amaçlayan işçi sendikaları ve işyerinde çalışan işçilerin talep edebileceği- Bakanlıkça verilen işkolu tespit kararının, Resmi Gazetede yayımlanacağı- Bu tespite karşı ilgililerin (başvurmakta menfaati bulunan), kararın yayımını takip eden onbeş gün içinde işyerinin bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla görevli mahkemede dava açabilecekleri- Dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davanın da bu hakka uymakla yükümlü olan kişilere karşı açılması gerektiği- Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirleneceği- 
HMK' nın 17. maddesindeki yetki kuralı kesin yetki olmayıp, münhasır yetki niteliğinde olduğu, HMK'nun 17. maddesindeki yetki kuralının re'sen incelenemeyeceği-