Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin açılan davada, TMK. mad. 241, HMK. mad. 11/1-b, HMK. mad. 114/ç. m dikkate alındığında, eşin ölümüyle mal rejimi sona ermiş, davanın sağ eş tarafından diğer mirasçılar aleyhine açıldığı, dosya içeriğine ve aksi kanıtlanamayan adres kayıt sistemine göre, ölen eşin son yerleşim yeri Mudanya ilçesi olduğundan somut dava yetkili ve görevli mahkemede açıldığına göre, taraf delilleri toplanarak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Değeri 2.200,00 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, 3.300,00 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise 2.200,00 TL ile 3.300,00 TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvurulması gerekiği-
Kesin hüküm; ancak, konusunu teşkil eden iddia hakkında geçerli olabileceğinden, bu nitelikteki bir hüküm nedeniyle yeniden söz konusu edilemeyecek olanın, hüküm fıkrasında karara bağlanan husus olduğu- Hüküm olmayan yerde kesinlik de olamayacağından, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış olan bir iddianın her zaman yeni bir davaya konu yapılabileceği-
İhalenin feshini isteyen avukatın vekaletnameye sahip olmamasından mütevelli şikayetçiyi temsil yetkili olmamasının maddi hata oluşturacağı-
Taraflar arasında ücretin miktarı ve ücretin eki niteliğindeki ikramiyenin varlığı ihtilaflı olduğundan belirli alacaktan söz edilemeyeceği-
İİK. mad. 150/ı gereğince hesap kat ihtarnamesindeki miktar kesinleşmiş olmakla alacak miktarına yönelik iddiaların icra mahkemesinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, ancak; İİK. mad. 149/a (33/1-2) gereğince, itfa ve imhal nedeniyle icranın geri bırakılması talep edilebileceği gibi, takipte istenilen miktarın ihtarnameye uygun olmadığı ve itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarı, ayrıca işleyecek faiz oranının şikayet konusu yapabileceği- Borçlu tarafından, alacaklının aynı ipotek senedi ve hesap kat ihtarnamelerine dayalı olarak daha önceden mükerrer takip yapıldığı ileri sürüldüğünden, HMK. mad. 114/1/ı uyarınca, mükerrer takip bulunması dava şartı (icra hukukunda takip şartı) olduğuna göre, mahkemece, borçlunun mükerrerlik itirazının incelenmesi gerektiği- İtiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarı, ayrıca işleyecek faiz oranı ve mükerrer takip yapıldığına dair şikayetler incelenerek gerektiğinde biçimde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin tümüyle reddinin ve borçlunun, Bakanlar Kurulu kararı ile kuraklık sebebiyle borçların ödenmesinin ertelendiği ve bu nedenle faiz istenilemeyeceği itirazının somut olayda uygulama yeri bulunup bulunmadığının irdelenmemesinin isabetsiz olduğu-
Dava tarihi itibariyle eda davası açılması mümkün bulunan hallerde tespit davası açılmasında güncel hukuki yararın bulunmadığından hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Parsel numarasında yapılan yanlışlığın esasa müessir olmadığı ve HMK. mad. 114 gereğince, davalının rızasına bağlı olmaksızın, aynı Yasanın 183. maddesi gereğince her zaman düzeltilmesinin olanaklı olduğu- Parsel numarasında yapılan hatanın düzeltilmesi için, "ıslah" yapılmasına gerek bulunmadığı- Davacı da, gerekli düzeltme talebinde bulunduğuna ve keşifte doğru parseli gösterip, doğru parsel üzerinde keşif yapıldığına göre, mahkemece, davacının davasının mirasbırakandan intikal eden parselin üçüncü kişilerden satın alma yolu ile edinilen diğer parsellerle birleşerek oluşan parselle ilgili olduğu gözetilerek, muristen davalıya temlik edilen taşınmazın tevhit parseline oranlanarak ve davacının miras payı da nazara alınarak, gerekirse bilirkişi incelemesinde başvurularak birleşerek oluşan sayılı parsel bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, sıra cetveline itiraz davasında karşı dava yolu ile sıra cetveline itiraz edebileceğinin kabulünün, hak düşürücü sürenin karşı dava yolu ile aşılması anlamına geleceği, sıra cetveline karşı hak düşürücü süre içinde karşı davanın açılmadığı gerekçesiyle, süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK'nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca karşı davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği- Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetler ve çeklerin ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyecekleri, öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı, davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun (uyuşmazlığın) yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı; çünkü aynı konuda iki dava açılmasında davacının hukuken korunmaya değer bir menfaati olmadığı gibi çelişik kararlar çıkması olasılığı karşısında yeni dava açılmasının benimsenemeyeceği-