Davanın, "belirsiz alacak davası" türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiği, davacının bunu belirleyebildiği alacağın, belirsiz davaya konu edilemeyeceği, taraflar açısından hukuki yarar bulunmadığı- Belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesinin zor olduğu-
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, duruşmada davalı vekiline HMK'nun 124/3-4. maddeleri gereğince borçlu tarafı düzeltip adına ödeme emri çıkarması için iki hafta kesin süre verilmiş ise de; davalı vekili takip talebinde taraf değişikliği yapmaksızın sadece adi ortaklığı oluşturan şirketler adına ödeme emri çıkartılmasının talep ettiğinden mahkeme ara kararının süresi içerisinde yerine getirilmediğinin anlaşıldığı, mahkemece, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafça alacağın belirli olmadığı ileri sürülerek dava açılmış ise de, davalı taraftan ihtarname ile talep ettiği 1.500.000,00 TL azami poliçe tutarının belirli bir miktar olduğu, HMK'nın 107. maddesi nazara alındığında davacının, davasını açtığı tarihte 1.500.000,00 TL ihtarname ile talep ettiği miktarı bildiği, anılan ihtarnameden anlaşılacağı üzere alacak miktarı 1.500.000,00 TL olup, sigorta poliçesinin limiti bu miktar olduğundan davaya konu alacak belirli bir alacak olmakla, belirsiz alacak davası açılması usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK'nın 114. uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İşçinin ücretini ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı ile ihbar ve kıdem tazminatının belirli olduğunu düşünmenin isabetli olmadığı, izin ücreti bakımından da durumun aynı şekilde olduğu- Fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının da davanın başında belirlenmesinin mümkün olmadığı- İşçilik alacaklarına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olduğu-
Davalı olarak gösterilen işverenin davacının babası olduğu ve dava tarihinden önce vefat ettiği sabit olmakla, davacının babasının ölümünü bilebilecek durumda olması karşısında, kabul edilebilir bir yanılgı sonucu dava açtığından söz edilemeyeceğinden, davacıya davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınmasına gerek olmadığı-
6102 sayılı TTK'nın 595.maddesindeki düzenlemeye tabi limited şirketin pay devrinden kaynaklanan davada görevli mahkemenin; aynı yasa 4.ve 5. maddeleri gereğince, uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olduğundan, asliye ticaret mahkemesi olduğunun gözetilmesi gerektiği-
HMK’nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı- Davacı köyün 6360 sayılı Kanunun ilgili hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak Ö. ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığı-
Davacının talebine konu alacaklarının miktarı ancak bir yargılama sürecinden ve bilirkişi incelemesinden sonra tam olarak tespit edilebilecegi- Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu dava konusu alacakların belirli alacaklar olduğu gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu- HMK. mad. 114/i-h'de hukuki yarar dava şartları arasında sayılmış, 115/2. maddesinde mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davanın usulden reddine karar verileceği, ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise davayı dava şartı yokluğundan usulden reddedeceği- Mahkemece alacağın miktarının belirlenebilir olduğu, belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edildiği halde davacıya talep ettiği alacaklarının miktarını tam olarak açıklayıp eksik harcı tamamlaması için kesin önel verilmeksizin davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği ve mahkemece göreve ilişkin dava şartı noksanlığı gerekçesiyle davanın usulden reddi gerekeceği-