Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan ve askı ilan süresinde dava açılmayarak kesinleşen uygulama kadastrosu tespitine karşı açılan davalarda, Kadastro Müdürlüğüne başvuru yapılmasına gerek olmaksızın, 3402 sayılı yasanın 11.maddesinde sözü edilen askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde dava açılabileceği gibi, askı ilan süresi içinde itiraz edilmeyen tutanakların kesinleşmesi halinde, genel mahkemelerde de dava açılabileceği-
Her ne kadar devir kabul edilerek karar verilmişse de, şirketlerin nevi değiştirme yoluyla tasfiye olup olmadığının araştırılması gerektiği-Her iki şirket yönünden ayrı hüküm kurulduğu halde, karar başlığında davalı olarak yalnız şirket gösterilmek suretiyle karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Şayet şirketin sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğinin tümüyle ortadan kalkması söz konusu ise, açılan davada pasif husumetin kendisine yöneltilebilmesi için, şirketin ihyasının sağlanması hususunda davacıya önel verilerek neticesine göre karar verilmesi gerektiği-
Boşanma davasında taraflardan birinin ölmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı; hükmün bozulması gerektiği-
Görülmekte olan davada, evlilik birliği içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" annenin bekarlık soyadı ile değiştirilmesinin talep edildiği; bu durumda davanın aile hukukuna dayandığı; böyle bir uyuşmazlığın aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekeceği-
6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi uyarınca, mutlak ticari davaların yanı sıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaların ticari dava sayılacağı-
Tebligat yapılmaması halinde sıra cetveline karşı şikayet süresi- Sıra cetveline yönelik şikayette; temlikname içeriğine göre, bankadan, şikayetçiye temlik edilecek bir alacağın kalmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetçinin temlik sözleşmesi içeriğine uygun olarak, temlik ivazını bankaya ödediğini, dolayısıyla ipotek hakkının kendisine geçtiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar vermesi gerekeceği-
Gider avansı dava şartı iken delil ikamesi avansının dava şartı olarak nitelendirilmeyeceği, delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması üzerine sadece bu nedenle davanın reddedilemeyeceği, tarafın belirlenen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilinden vazgeçmiş sayılacağı-
Bir alacaklının, kendi sırasına veya iflâs hukuku kurallarının yanlış uygulandığına (şikayet) değil, kendi alacağı hakkında nedenleri gösterilerek verilen red veya kısmen kabul kararının esasına (kayıt ve kabul davası açarak) veya bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına (kayıt terkin davası açarak) itiraz ediyorsa ticaret mahkemesine dava açması gerekeceği- Şikayetçi, şikayet olunanın iflas sıra cetvelinde yer alan alacağına ve alacağın sırasına yönelik bir itirazda bulunduğundan, kayıt terkin davası niteliğinde olan bu dosyada İcra mahkemesinin görevli olmadığı, İİK'nın 235/2. maddesince Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği-
Yurtdışı sigorta mercii tarafından ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczi için, takibin kesinleşmiş olmasının ve -5580 s. K.'nun değişik 93. maddesinin yürürlük tarihi olan- 28.02.2009 tarihi sonrasında borçlunun haciz tarihinden önce hacze muvafakatinin arandığı- İcra kefilinin kendisi yönünden henüz takip kesinleşmeden maaş haczine muvafakat etmesinin geçersiz olduğu- Davalı olarak gösterilen şirketin davalı sıfatı bulunmadığından bu şirket yönünden davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören HMK. mad.138 hükmünün, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olmasının gerekli olduğu- Ön incelemenin, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının (HMK. mad.137/1) açıkça öngörülmüş olduğu- Dava dilekçesinin, davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden davanın reddine kararı verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturacağı- Açıklanan düzenlemeler karşısında, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinden sonra öninceleme aşamasında, sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, "dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden, dosya üzerinden hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-