Şirkete ait markanın yetkisi bulunmayan ortak tarafından devrinin iptali istemi- TTK. 557/1 uyarınca, davacı ortak olarak şirket borçlarından alacaklılara karşı sorumlu olduğundan, şirketin malvarlığında yer alan markanın elden çıkarılması davacıyı zarara uğratacak bir işlem olup, davacının TTK. 555/1 gereği şirketin uğradığı zararın tazminini isteyebileceği- Şirketin idaresi İflas İdaresine geçmiş olduğundan, TTK. 556 uyarınca zarara uğrayanlar adına İflas İdaresince taleplerin ileri sürülmesi ve dava açılması gerekli ise de; İflas İdaresi tarafından dava açılmayan hallerde her pay sahibine de davayı ikame etme hakkı tanınmış olduğu- Davacı, iflas dairesinin devir işlemi karşısında kayıtsız kaldığını ileri sürerek dava açma yoluna gitmiş ve ilk celsede de İflas İdaresi temsilcisi devir işleminin masayı zarara uğratacak bir işlem olduğu ve iptali gerektiği yönünde beyanda bulunmuş olup mahkemece, iflas idaresinin beyanları ve TTK'nın 555. 556.ve 557 hükümleri tartışılmaksızın ve gerekçeden yoksun olarak davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından davanın reddi yönünde kurulan hüküm hatalı olduğu gibi, TTK'nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'nun 2. maddesi gereği dava tarihi itibariyle uyuşmazlığa hangi Kanun'nun hangi hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair de bir değerlendirme yapılmamış olmasının da hatalı olduğu-
Zorunlu mali sorumluluk sigortasının, işletenin ve kusurundan sorumlu olduğu sürücünün üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu üstlenmekte olan bir sigorta türü olduğu- Davacı sigorta şirketi ile davalı arasında akdedilmiş- Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta sözleşmesi bulunduğu, 6502 s. TKHK’nin 3. maddesinin (l) bendinde ise, "mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem"in Kanun kapsamına (m.2) alınmış olduğu gözetilerek, davaya "tüketici mahkemeleri"nde bakılması gerektiği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu-
Tespit davasının, mahkemeden izin talebi davası için derdestlik itirazına konu olamayacağı-
Aynı taraflar arasında farklı dönemler için istenen kira tazminatının tahsiline ilişkin davalar için derdestliğin söz konusu olmayacağı- Her iki davanın tarafları aynı ise de, konusu ve sebebinin farklı olması halinde uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-
Davalı borç bildirimini ve borcun ödenmemesi halinde ihtaratını içerir 25/06/2013 tarih sayılı borç bildirim yazısıyla muaraza çıkarttığı, bu yazıyla davacının icra tehdidiyle karşı karşıya bırakıldığı, mezkur yazıyla davacının hakkı veya hukuki durumu bakımından güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edildiği anlaşıldığından davacının Kurum işleminin iptali veya menfi tespit davası açmasında hukuki yararının olduğu-
Malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yararlarının bulunmadığı-
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. maddesi gözetilerek, TBK. mad. 183 uyarınca davalı idarenin muvafakatı bulunmadan sözleşme tarafının alacağını temlik etme yetkisinin bulunmadığı, davalı temliğin kendisine bildirilmesinden sonra sözleşmedeki temlik yasağını bildirerek karşı durduğundan temlik alan şahsın dava takip yetkisinin bulunmadığı-
Kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olan bu yetki kuralının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği-
Davacı tarafından aynı istemli davanın idare mahkemesinde açıldığı, Balıkesir İdare Mahkemesi'nin 2012/371 Esas 2012/493 Karar sayılı dosyasında dava konusu uyuşmazlığın adli yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından davanın reddine karar verildiği görülmüş ancak bu kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından; mahkemece, idare mahkemesi kararının kesinleşmiş olması halinde eldeki dava dosyası yönünden yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/I), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi, bu mahkemece verilecek karar beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-