Tasarrufun iptali davalarında varlığı zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmasının zorunlu olmadığı, yargılama aşamasında borçlu hakkında yapılmış bir icra takibinin olmasının yeterli olduğu- Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, alacaklı tarafından açılmış olan itirazın iptali davasının sonucunun beklenerek, takibin kesinleşmesi halinde davanın esasına girilerek delillerin toplanıp yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi, itirazın iptali davasının reddedilip bu kararın kesinleşmesi halinde ise, 'davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine' karar verilmesi gerekeceği- Dava tarihinden sonra takibe geçilmesi halinde, tasarrufun iptali davasının görülemeyeceğinin kabul edilemeyeceği-
Davacı abonenin, aboneliğin bulunduğu adresi, "hangi amaçla" kullandığının usulüne uygun araştırılması gerektiği; avukatlık bürosu olarak kullandığı tespit edilir ise davaya bakmak için genel mahkemelerin görevli olacağı-
Gider avansının tamamlanması için süre verilmeden dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı şirkete ait bir kısım hissenin dava dışı vakıf adına tescil edilmesinin haksız olduğu iddiası ile vakıf adına olan payların iptali ile mirasçılar adına pay defterine kaydı ve davacı mirasçının hissesine tekabül eden kısmının adına tescili istemi- Davanın miras sebebiyle istihkak davası olduğu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Kurum zararı nedeniyle alacak istemine ilişkin davada, davanın 1086 sayılı HUMK yürürlükteyken açıldığı, dilekçeler aşamasının tamamlandığı ve tahkikat aşamasına geçildiği, tahkikat aşamasında HMK'nın yürürlüğe girdiği, mahkemece bu aşamada gider avansı yatırılması için kesin süre verildiği anlaşılmış olup, HMK. mad. 120, 324, 448 göz önünde bulundurulduğunda, gider avansının dava açılırken yatırılması gerektiği ve bu aşamanın geçtiği, dolayısıyla tamamlanmış olduğundan HMK hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilemeyeceği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği-
Davanın açıldığı tarihte mezkûr kararın tebliğe verilip kesinleştirilmemesi sebebiyle derdest sayılacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; davanın açılmamış sayılması kararının temyizi kabil nitelikte olduğu; ancak, derdestlik yönünden kararın temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek olmadığı; davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçların başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanacağı; derdestlik durumunun, dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 aylık süre ile sınırlı olması gerektiği; bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu; bu hükümlerin davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların salt doğumu ile kendiliğinden ortadan kalkacağı-
Mahkemece, davacıya Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 ve 120'nci maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak yapılacak tebligatla kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kesinleşen icra takibi sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada; kira alacaklarının istenilmesi için başlatılan icra takibinde ve kira bedellerinin ödenmemesi sebebiyle açılacak tahliye davasında husumetin kiracıya yönetilmesi gerektiği-
Özel sağlık kuruluşunda yapılan tedavi giderinin tahsili istemi- 5434 s. Kanun kapsamında emekli aylığı almakta olan davacının, 5510 s. K. mad. geçici 4'de değişiklik getiren 5754 s. Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak HM. mad. 114/1-b uyarınca dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
