Tevzi öncesi ve sonrası dava konusu ağaçların hangi taşınmazın veya taşınmazların sınırları içinde kaldığı ve sebepsiz zenginleşenin kim olduğu tam olarak tespit edilmediğinden, öncelikle, bu durum tespit edilip, husumet durumunun çözümlenmesi gerekeceği, davanın doğru hasıma yöneltildiğinin anlaşılmasından sonra da, davalının zamanaşımı def'i üzerinde inceleme yapılması gerekeceği-
İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmeyeceği, ancak pay cetvelinde gösterilmesi gerekeceği, iflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydının istenemeyeceği, ancak bu alacağın masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edileceği, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınacağı- Müflis şirketin 12.10.2009 tarihinde iflasına karar verildiği anlaşılmış olup, dava dışı işçi tarafından davacı aleyhine İş Mahkemesinde açılan dava sonucu hüküm altına alınan alacağın yine iflas tarihinden sonra ödeme yapılmak suretiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 167. maddesine dayalı rücu hakkının (iflastan sonra) doğduğu, bu durumda alacağın, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan genel nitelikli bir alacak niteliğinde olduğu- Dava konusu alacağın iflas alacağı ve masa borcu değil, iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak olduğu, davanın 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı, buna göre Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında görev ilişkisinin bulunduğu, davacının tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin davaya bakmakla görevli olduğu- Mahkemece, İİK'nın 235/1. maddesi yollamasıyla HMK'nın 114/1-ç maddesindeki kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu kabul edildiğine göre, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte bulunmayan HUMK'nın kesin yetkiye ilişkin 9. ve 27. maddelerine uygun olarak yazılı şekilde "mahkememizin yetkisizliğine" ibarelerine yer verilmesinin doğru olmadığı-
Tapu iptali ve tescil davaları tapu kayıt malikine karşı yöneltilmesi gereken davalar olup bu şahıslar dışında bulunan davalılara husumet yöneltilmeyeceği, bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu ve her zaman kendiliğinden değerlendirilmesi gerektiğinin göz önünde bulundurulması gerektiği; dava konusu taşınmaz yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacının dayandığı sigorta poliçesinin taraflarının davalı A.... Sigorta A.Ş. ve antrepo sahibi Ö.....Zeytincilik ve Gıd. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, poliçe lehtarının davalı Ö...... Zeytincilik ve Gıd. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle sorumluluk sigorta poliçesinin varlığından söz edilemeyeceği, bu poliçeye dayalı olarak davacı tarafından davalı sigorta şirketine yönelik dava açılamayacağı, davacının alacağı temlik aldığına dair belge ibraz edemediği gerekçesiyle aktif husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının aracı tüp dolum işletmesinde kullanılmakta ve davacı gerçek kişi tacir; kazaya karışan diğer aracın maliki ise davalı D. Tur. A.Ş olup anonim şirket olduğundan her iki tarafta tacir olup her iki tarafın ticari işletmelerine kayıtlı araçların katıldığı trafik kazasından kaynaklanan bir ticari dava olup TTK'nun 5. Maddesi gereği ticari davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. HMK 1. Maddesi gereği görev kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemece, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın görev nedeniyle usulden reddi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru olmadığı-
Davalı idare aleyhine yola dökülen aşırı çamurun temizlenmemesi sonucu yolun kayganlaşması nedeniyle bakım ve yapım hususunda trafik düzenini ve güvenliğini sağlama sorumluluğuna (hizmet kusuruna) dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişin davanın hizmet kusurundan kaynaklandığı, hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılmasının gerekli olduğu-
Davacının bedelsizlik iddiasına dayalı olarak menfi tespit isteminde bulunduğu bilinerek, bu davada ise imza sahteliği ve faize itiraz nedeniyle menfi tespit isteminde bulunduğundan her iki davada dava sebeplerinin farklı olduğu ve mahkeme kararının bu davada kesin hüküm teşkil etmeyeceği-
İİK'nın 94/2. maddesine dayalı olarak açılan davada, adına taşınmazların tescili istenen borçluya husumet yöneltilmesine gerek bulunmadığı- İİK. mad. 94 uyarınca alınmış bir yetki belgesi bulunmadığından tapu ve tescil istemine ilişkin davanın HMK'nın 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu- Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmayacağı- Alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı; davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği Davalının takip tarihi, davacının takip tarihinden önce olup, her ikisinin alacağının da herhangi bir belgeye dayalı olmadığının anlaşılması halinde, davalının alacağının, davacının alacağından daha önce doğduğunun kabulü gerekeceği-Satış tarihi itibariyle geçerli bir haciz bulunmadığı gerekçesiyle sıra cetvelinde kendisine pay ayrılmamış olan alacaklıya yönelik açılan davanın hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise,"sıra cetvelinin iptali"ne değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerektiği-
Daha önce açılmış bir davanın, eldeki dava açısından HMK (114/1-2) derdest kabul edilebilmesi için her iki davanın konusunun, taraflarının ve sebebinin aynı olmasının gerekeceği; bu açıdan bakıldığında, eldeki davanın konusunun alacak davası olduğu, idare mahkemesinde açılan davanın konusunun ise, söz konusu alacağın dayanağı olan işlemin iptali istemine ilişkin olduğu; dolayısıyla eldeki davanın konusunun alacak, idare mahkemesinde açılan davanın konusunun ise idari işlemin iptali istemi olduğu; iki davanın konuları farklı olduğundan, derdestlik nedeniyle eldeki davanın dava şartı yokluğundan reddinin doğru bulunamayacağı-
Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir davanın, dava şartı yokluğundan dolayı reddedilmesi gerekeceği-