Derdestlikten bahsedilebilmesi için her iki davanın taraflarının ve dava konusunun aynı olması gerekeceği-
Davalı taraf, bina maliki olmadığından ve hasarın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
HMK’nun , icra ve iflas kanununda bir hüküm bulunmayan hallerde ancak İİK’nun da açıkça yollama yapılması (İİK. 50,68/a-IV vb.) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması halinde uygulanabileceği- Haczedilmezlik şikayetinin taraflar gelmeseler bile icra mahkemesince inceleme yapılıp, şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği (İİK. mad. 18/3)- HMK. mad. 324 de düzenlenen “delil ikamesi avansının”, HMK.’nun 114. maddesini (g) bendinde belirtilen” gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olduğu ve bir ‘dava şartı’ niteliğinde olmadığı-
Kazanın meydana gelmesinde su birikmesine sebep olan mazgalları temizlemeyen ve yolun bakımından sorumlu olan davalı idarenin kusurlu olduğundan idari yargının görevli olduğu-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklı rücuen alacak istemine ilişkin davada, taraflar tacir ve dava konusu iş her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup, TTK'nun 4. maddesi anlamında ticari dava niteliğindeki davanın TTK. mad. 5 gereğince asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği- Mahkemece, HMK'nın 114/c ve 115/2. maddeleri gereğince, davanın görev yönünden "dava şartı yokluğu" nedeniyle reddi yerine, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan HUMK'nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7. ve 27. madde hükümlerine uygun olarak hüküm fıkrasında "mahkemenin görevsizliğine" ibaresine yer verilmesinin hatalı olduğu-
Asker kişinin askerlik görevini yerine getirdiği sırada askeri mahal sayılan yerde zararın meydana geldiği iddia edildiğinden, tazminat istemine ilişkin dava konusu olan uyuşmazlığın çözüm yerinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olması gerektiği-
Bankacılık işleminden kaynaklanmaktadır. Davacı, asıl alacağının tahsili için açtığı ve İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/2 esas numaralı dosyasında görülüp kesinleşen dosyada “uyuşmazlık konusu 50.000 DEM alacağının 19.11.1999 tarihinden itibaren faiziyle tahsilini” talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen 12.09.2012 tarihli kararı temyiz etmeyip faiz başlangıç tarihine-
4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. Maddesi kapsamında itiraz olarak değerlendirilip, başvuran işçilere taraf sıfatının verilmesi ve davanın yöneltilmesi gerektiği- Davacı işverene, şikayet eden işçilere davayı yöneltmesi için süre vererek adı geçenlerin savunması alınıp toplanan delillere göre sonuca gidilmesi gerektiği-
Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği-
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13/1. maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre; adı geçenlere husumet tevcih edilmesinin doğru olmadığı-
