Aynı taraflar arasında farklı dönemler için istenen kira tazminatının tahsiline ilişkin davalar için derdestliğin söz konusu olmayacağı- Her iki davanın tarafları aynı ise de, konusu ve sebebinin farklı olması halinde uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-
Davalı borç bildirimini ve borcun ödenmemesi halinde ihtaratını içerir 25/06/2013 tarih sayılı borç bildirim yazısıyla muaraza çıkarttığı, bu yazıyla davacının icra tehdidiyle karşı karşıya bırakıldığı, mezkur yazıyla davacının hakkı veya hukuki durumu bakımından güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edildiği anlaşıldığından davacının Kurum işleminin iptali veya menfi tespit davası açmasında hukuki yararının olduğu-
Malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yararlarının bulunmadığı-
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. maddesi gözetilerek, TBK. mad. 183 uyarınca davalı idarenin muvafakatı bulunmadan sözleşme tarafının alacağını temlik etme yetkisinin bulunmadığı, davalı temliğin kendisine bildirilmesinden sonra sözleşmedeki temlik yasağını bildirerek karşı durduğundan temlik alan şahsın dava takip yetkisinin bulunmadığı-
Kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olan bu yetki kuralının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği-
Davacı tarafından aynı istemli davanın idare mahkemesinde açıldığı, Balıkesir İdare Mahkemesi'nin 2012/371 Esas 2012/493 Karar sayılı dosyasında dava konusu uyuşmazlığın adli yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından davanın reddine karar verildiği görülmüş ancak bu kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından; mahkemece, idare mahkemesi kararının kesinleşmiş olması halinde eldeki dava dosyası yönünden yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/I), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi, bu mahkemece verilecek karar beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer tarafın bu avansı yatırabileceği, aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı, delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde HMK.nun 115/2.maddesi gereğince davanın reddine karar verilemeyeceği, mahkemece avans yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi dava hakkında karar verileceği-
Davalının ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük süresi içinde asıl alacak bedelini ödemiş olduğunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, artık davacının bu bedeli dava konusu yapmasında hukuki yararının bulunmadığı-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106, 85-90. ve aynı yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11/01/2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesi dikkate alındığında, davalı Finike Belediyesi'nin işleteni olduğu aracın neden olduğu zararın tazmini isteği ile açılan davanın, bu kuralları uygulamakla görevli adli yargı yerinde görülmesi gerekirken mahkemece, davalı belediye yönünden tefrik kararı verilmesi ve açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin yargı yolu bakımından usulden red kararı verilmesinin doğru olmadığı- 
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olduğu- İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturduğu ve bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu mad. 2 hükmünce idari yargı yerinde açılması gerektiği- Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi ve dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddi gerektiği-