Davacının davasını açarken muarazanın giderilmesini istediği anda davacı için bir tehlike oluşmadığı, davalıya davacı bünyesinde çalışan işçilerin dava açmış olduğu ve derdest olduğu, teminat mektubunun iadesi şartlarının sözleşme hükümlerine göre henüz oluşmadığının anlaşıldığı, bu nedenle mahkemece, davanın erken açılmış olması nedeniyle davanın reddine yani hukuki nitelikçe davacının dava tarihi itibari ile görülmekte olan davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığından, dava şartlarındaki eksiklik nedeniyle 6100 Sayılı HMK 114/1-h maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığın çözümünde, tedbirin infazıyla ilgili şikayetin, ihtiyati tedbir kararını veren ............ Asliye Ticaret Mahkemesi görevli ve yetkili olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, icra mahkemesinin talep hakkında karar verme görevi bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi’nin şikayetin kabulüne dair kararının ortadan kaldırılarak, HMK'nun 353/1-a-3. maddesi gereğince, icra mahkemesinin görevsizliğine, HMK’nun 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesini müteakip 2 hafta içerisinde talepte bulunulduğunda dosyanın görevli ve yetkili ............. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
İhalenin gerçekleşmesinden sonra yapılan “KDV ödemesinin iadesi” talepleri hakkında, vergi mahkemelerinin görevli olduğu ve icra mahkemelerinin bu talepler hakkında istemin usulden reddine karar vermeleri gerektiği-
Mahkemece, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında, davanın reddine karar verildiğinden, davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, başlangıçta mevcut olan hukuki yararın ortadan kalktığı, açıklanan nedenlerle, tasarrufun iptali davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
HMK 125/2. maddesi gereğince davanın açılmasından sonra, dava konusu alacak davacı tarafından devredilecek olursa devralanın görülmekte olan davada davacı yerine geçerek davaya kaldığı yerden devam edeceği, işbu dosyada itirazın iptali davası bakımından davacı taraf sıfatının sona erdiği, bölge adliye mahkemesince, bu husus dikkate alınmadan taraf sıfatı sona ermiş olan temlik eden davacı huzuru ile yargılamaya devam olunmasının doğru olmadığı-
Davacının davalılara ait işyerinde tarım işinde çalışırken oluşan kazada arkadaşını kurtarmak isterken yaralanması sonucu, uzun süre hastanede yattığı, ameliyat olduğu ve çalışma yeteneğinin kaza nedeniyle azaldığı, bu iş kazasının davalıların gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmalarından ötürü meydana geldiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği somut uyuşmazlıkta-  Kesin süre içinde, davacının iş göremezlik oranının tespiti için, muhtıra çıkarılmasına rağmen bu eksikliği tamamlamadığı, mahkemece kesin süre içinde eksik hususun yerine getirilmemesi durumunda delilden vazgeçmiş sayılacağı konusunda ihtar yapıldığı, bu nedenle davanın maddi ve manevi tazminata esas teşkil eden sakatlığını ve vücudundaki estetik bozukluğu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesine; ve bu kararın maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağı-
Mahkemece hükme esas alınan Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin ilamında, üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verildiği oysa ki, temyiz konu dava da mahkemece alacaklının açtığı İİK 97-99. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayet ve İİK 99. maddesi uyarınca açılan istihkak davasının reddine karar verildiği, bu haliyle dava üçüncü kişi lehine sonuçlanmış olacağından üçüncü kişinin istihkak iddiasının kabulü ile mahcuzların üçüncü kişiye ait olduğu sonucuna ulaşılacağı, bu durumda, üçüncü kişinin istihkak iddiasına karşı çıkan davalı borçlu aleyhine kurulmuş bir hüküm söz konusu olduğundan, borçlunun istinaf yoluna başvurmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Limited şirket müdürlerinin azli talebine ilişkin dava açıldıktan sonra yapılan şirket genel kurulunda şirkete davalı dışında davalı yerine yeni bir müdür tayin edildiğinden, davanın açılışından sonra yapılan bu genel kurul ile davacının, davalının şirket müdürlüğünden azli istemine ilişkin davaların konusuz kalıp kalmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği-
3. kişi ........ Ltd. Şti.'nin, asıl borçlu .............. Tic.Ltd.Şti.'ne, 89/2. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2014 yılına ait ticari defterlerle birlikte banka hesapları ile her iki şirketin 2014 yılına ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin (Fatura, Çek, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Ödeme belgeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/2. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun 3. şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri yerine, yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmakla, bu sebeple ticari defterlerin temini için, defterlerin ibraz edilmesi hususunda taraflara HMK'nun 220/3.maddesi ve HMK'nun 222/5. maddesi ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre HMK'nun 222/5. maddesi gereğince bir karar verilmesi gerekeceği- Borçlu şirket ......... Ltd.Şti'nin davada taraf sıfatı bulunmamasına rağmen mahkemece gerekçeli karar başlığında borçlunun davalı taraf olarak gösterilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece hükmün "5. paragrafında" vekil ile temsil edilen ve vekalet ücretine hak kazanan tarafın davalı T. İnş. Eml. Tic. Ltd. Şti olmasına rağmen sanık olan H. T. lehine"...Davalı H. T. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden...." şeklinde hüküm kurularak tereddüde yol açılmasının isabetsiz olduğu-
Verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olduğundan, icra mahkemesince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-