TTK m. 5/2 uyarınca davaya bakma görevinin, deniz ticaretinden ve deniz sigortalarından doğan davalara bakmakla görevli İstanbul 51. ve 52. Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olması sebebiyle HMK'nın 20. ve 114/c. maddeleri uyarınca davacının dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davanın açılmamış sayılması kararı usule ilişkin temyizi mümkün nihai bir karar olup, derdestlik yönünden kararın temyiz edilmeden veya temyiz edilmesi sonucu kesinleşmesi gerekmeyeceğinden davanın açıldığı tarihte derdest bir dava bulunmadığından, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği-
Boşanma davasından bağımsız açılan tedbir nafakasına (TMK. mad. 197) illişkin davanın nisbi harca tabi olduğu- Tapu müdürlüğünün, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini talebini hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte hukuki yararının olmadığı-
Dava tarihinde 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri yürürlükte olmadığından, dava tarihi itibari ile yürürlükte olmayan kanun maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı gözetildiğinde somut olayda davanın görülmesinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğu-
Mahkemece, dilekçeler teatisi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme yapılıp, duruşma açılarak tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar dikkate alınmadan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece dava konusu hisselerin nominal değeri değil, dava tarihi itibariyle gerçek değeri belirlenip, bu değer üzerinden eksik harcın ikmal ettirilmesinden sonra işin esasına girilmesi, ikmal edilmediği taktirde ise, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekeceği-
Dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmeden, dilekçelerin teatisi aşaması tamamlanmadan, ön inceleme yapılmadan dosya üzerinden karar verilemeyeceği-
Takibe konu edilen alacağın, nitelik itibariyle bölünebilir olmasına rağmen, itiraz edilen miktarın, davacılar açısından "belirli" olduğu ve kısmi davaya konu edilemeyeceği- Kısmi davaya konu edilemeyecek bir alacağın ıslah yoluyla artırılmasının mümkün olmadığı-
Davalı idare olup, verilen bu zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden açılan davaların ise, İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2’nci maddesi hükmü uyarınca, idare aleyhine idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerekeceği, o halde, davanın hizmet kusuru esasına dayanılarak açıldığının anlaşılmasına göre, davalılardan Belediye bakımından dava ayrılarak, bu davalı yönünden mahkemece davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-