Davalının bir ticari işletmeyi kendi adına işletip işletmediği sorularak ve gerekirse zabıta marifetiyle bu hususta araştırma yaptırılarak doğrudan iflas istemine ilişkin davaya ilişkin bir karar verilmesi gerektiği-
Başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmış ise de, kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhtesatlara hukuki değer verilemeyeceği göz önüne alındığında, dava konusu taşınmazın niteliğinin araştırılıp soruşturularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptalinin istenebileceği- İrade fesadı hali ileri sürülmediğinden, mahkemece istemin reddi gerektiği-
Meksika tabiyetinde bir şirket olduğu anlaşılan davacı 3. kişinin, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 48/2. maddesinde dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden, öngörülen teminat hususunun Mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kararında, 3 adet hisse senedinin davalıya teslim edildiği ve dava tarihi itibariyle temettü alacağının kalmadığı hüküm altına alındığından ve işbu dosyada ise anılan dava tarihinden sonraya ilişkin temettü alacağı da talep edildiğinden dava konuları farklı olup mahkemece, söz konusu hisse senetleri yönünden önceki kararın kesin hüküm teşkil etmediğinin kabulü ile işin esasına girilmesi gerekeceği-
3. kişinin, borçluya ait bir mal veya hakkın haczedilemeyeceğini ileri sürerek, 89/1 ihbarnamesine dayalı haczin kaldırılması ve ihbarnamenin iptali istemi ile şikayet yapamayacağı-
Faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkin davaların 551 sayılı KHK'dan kaynaklandığı, 5846 sayılı FSEK ile 551, 554, 555 ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'lerden kaynaklanan hukuk davaları için, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, bir ticaret mahkemesi varsa bu mahkemenin, birden fazla ticaret mahkemesi varsa eşit tevzi suretiyle ticaret mahkemelerinin, müstakil ticaret mahkemesi olmayıp, 1 ve 2 numaralı asliye hukuk mahkemesi varsa 1 numaralı, birden fazla asliye hukuk mahkemesi varsa 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna" ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 20.11.2003 tarih ve 537 sayılı kararından sonra, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 16.09.2004 tarih ve 396 sayılı kararı ve daha sonra alınan ve halen yürürlükte olan 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile anılan Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname'lere ilişkin davalar bakımından, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 3 numaralı asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiş, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı-
Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu, o halde mahkemece, davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetin, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, diğer anlatımla kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerektiği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İİK. mad. 142 uyarınca sıra cetvelinde üst sırada ya da aynı sırada pay ayrılmış olan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerektiği- Şikayete konu sıra cetvelinde şikayet olunan şirketin alacaklı olduğu icra takip dosyasına pay ayrılmaması halinde, bu şirket aleyhine şikayette bulunmasında hukuki yarar bulunmayacağı ve mahkemece, şikayetin HMK. mad. 114/1-h ve 115/2 uyarınca dava şartı noksanlığından reddine karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, icra mahkemesince, sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirlemesi, yani, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarının gösterilmesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne (İİK. mad. 17) talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi, ancak, eda hükmü kurulmaması gerektiği-
Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu, o halde mahkemece, davalı belediye bakımından davanın HMK 114/1-b. maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-