İptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine ve ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Alacağın dayanağı düzenleme şeklinde satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde olduğu gibi, dava konusu iptali istenen tasarruf işlemin de davalı borçlu şirket adına şirket ortağı ve temsilcisi tarafından şirket nam ve hesabına yapıldığı, iptali istenen tasarruflara konu taşınmazların aslında borçlu şirkete ait olması nedeniyle (nam-ı müstear şeklinde) davanın esasına girilmesi taraf delillerinin toplanması dava konusu tasarrufların İİK'nun 277, 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadıkları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece, "davalı şirketin dava konusu taşınmazda hiçbir zaman malik olmadığı gibi diğer davalının da borçlu şirketin tasarrufu ile malik olmadığı" gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
6100 sayılı HMK'nın 141/1. maddesi uyarınca cevaba cevap dilekçesi ile serbestçe iddianın genişletilebilceği düzenlenmiş olup mahkemece cevaba cevap dilekçesinde ileri sürülen bu iddialara göre görev hususunun belirlenmesi gerekirken delil olarak sunulan konişmentodan uyuşmazlığın deniz yolu ile yapılan taşımadan kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
İdari para cezası ve işgaliye bedeli isteminin haksız olduğunun tespitine-
Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle "hizmet kusuru"ndan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İYUK. mad. 2 uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği- Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunlu olduğundan, mahkemece, davanın, "HMK 114/1-b. maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığı"ndan HMK . mad.115/2 uyarınca birleşen dava davalısı belediye bakımından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumluluklarının özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, o halde mahkemece, davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan bu davada HMK 114 1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na karşı, davalının sorumluluğunda bulunan yolun trafiğin güvenli işlemesi için uygun halde bulundurulmadığı gerekçesiyle tazmin talebinde bulunmuş olup; davalıya atfedilen kusurun hizmet kusuru teşkil eden eyleme dayandığı görüldüğünden, mahkemece, davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi amacıyla açılan davada muhdesatın tespiti davasının bekletici sorun yapılmadığı ve ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandığı; dolayısıyla davacının başlangıçta var olan güncel hukuki yararının da ortadan kalktığı; bu durumda davacının güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemeyeceği-
HMK'nun 120. maddesine göre davacının yargılama harçları ile Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu-  HMK. mad. 448 uyarınca, kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı ve HMK'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan davada, (2013 yılına ait) tarifede yer alan (diğer işlemler için ödenmesi gereken) 50-TL' nin ödenmesi davalıdan istenemeyeceği- Anılan tarifede 50-TL olarak belirlenen gider avansının davalıdan hangi gerekçe ve hangi kalemler için 100,00 TL olarak ödenmesinin talep edildiği de açıklanmamış olduğundan, mahkemece yatırılması istenen bu miktar "delil avansı" mahiyetinde ise bu giderin yatırılmamış olması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu, ilgili tarafın talep ettiği delilin ileri sürülmesinden vazgeçilmiş sayılacağı sonucuna varılarak dosyadaki mevcut delil durumu gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği- HMK. mad. 120/2 ve 114/1-g uyarınca, dava şartı niteliğindeki gider avansının yatırılmaması halinde, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, davaya bakma görevinin F. ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, 16.09.2004 tarih ve 396 sayılı kararı ve daha sonra alınan ve halen yürürlükte olan 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile anılan Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davalar bakımından, F. ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki Asliye Hukuk Mahkemesi olan yerlerde bir numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 3 numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi görevlendirilmiş olup, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı-