Davacı tarafın istemi açıklattırılmadan, 28.11.2014 tarihinde, 6552 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra açılan davanın, 1479 sayılı Kanunun geçici 18. maddesi kapsamında başvuru bulunmadığından bahisle reddine karar verilmişse de, öncelikle davacının istemi açıklattırılması, davacının isteminin istemini 5510 sayılı Kanunun 4/1-b (1479 sayılı Kanun) kapsamında Bağ-Kur sigortalılığına hasretmesi halinde, davalı şirket hakkında husumetin oluşmadığı, husumetin sadece davalı Kuruma yöneltilmesi gerektiği gözetilerek, davacının davaya konu 5510 sayılı Kanunun 4/1-b (1479 sayılı Kanun) kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti talebi ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na başvurusu bulunması gerekmesine ilişkin dava şartı noksanlığının giderilmesinin yargılama aşamasında mümkün olduğu dikkate alındığında, usul ekonomisi ilkesine uygunluk sağlanabilmesi için, davacı tarafa, Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun red iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin, ihtaratlı önel verilmesi; bu süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi; Kuruma müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilmesi gerektiği-
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünün 2014/29-106 sayılı 03.02.2014 tarihli kararı ile dava konusu 2738 parsele yönelik olarak ... (İl Özel İdaresi) yönünden adli yargının görevli olduğuna karar verildiği anlaşıldığından, davalı ... yönünden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, taşınmazın imar planında İlköğretim tesis alanı olarak ayrılan bölümü için davanın idari yargının görevinde olduğundan bahisle yargı yeri bakımından reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihi itibariyle taşınmazı elinde bulunduran davacının yaptığını ileri sürdüğü zorunlu masrafların nelerden ibaret olduğuna ilişkin tespit davası açmakta hukuki yararının olduğu-
Çek keşidecisinin zayi nedeniyle iptal davası açma hakkı bulunmadığı, çek ibraz edildiği takdirde, hak talep eden hamile karşı İİK. mad. 72 uyarınca olumsuz tespit davası açma imkanı olduğu, keşidecinin iptal kararı almakta hiç bir hukuki yararı bulunmadığından, HMK. mad. 114/h ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddi gerektiği-
Mahkemenin, görevsiz olduğu sonucuna varması halinde, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, HMK 114/b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması dava şartlarından sayıldığından HMK 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Yargılama sırasında dava konusu aracın mülkiyetinin davacıya geçmiş olması karşısında dava şartının gerçekleşmiş olduğu-
Kıyı içinde bulunan ahşap iskele tüm site sakinleri tarafından kullanılmakta olup husumetin bu yapılardan faydalanan tüm site sakinlerine yöneltilmesi, Devletin Hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı alanlarının korunmasını önemli ölçüde zorlaştıracağı gibi hükmün infazını da imkânsız hale getireceğinden; kat malikleri kurulunun taraf ehliyeti yokluğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin dava ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin dava dosyasının tarafları aynı olmadığı gibi, dava konusu ve sebeplerinin de aynı olmadığından, derdestlik koşullarının da oluşmamış olduğu-
Sigortalının bulunduğu yerde davalının herhangi bir iş yeri veya konutu bulunmadığından davanın husumetten reddi gerekeceği-