TGM-2014/2 sayılı tebliğ ile 1.1.2015 tarihinden itibaren İl tüketici hakem heyetleri için üst parasal sınır üçbin üçyüz liraya, ilçe tüketici hakem heyetlerinde ikibin ikiyüz liraya ve Büyük şehir statüsünde olan illerdeki il tüketici hakem heyetleri için parasal sınır ikibin ikiyüz Türk lirası ile Üçbin üçyüz Türk lirası olarak belirlendiği, bu hususun dava şartı olup, Tüketici Mahkemelerince re'sen dikkate alınması gerekeceği-
Alacağın rehin kapsamında kalıp kalmadığına ilişkin şikayetlerin alacağın esasına ilişkin olmadığı- İİK. mad. 142/3 uyarınca alacağın esasına veya miktarına itiraz yoksa bu tür uyuşmazlıkların şikayet yolu ile çözümleneceği-
Yargılama aşamasında davalılar vekilince davacı tarafın dava dışı kişi ile ilgili isteminin 6.875,80 TL'sini kabul etmiş olması karşısında mahkemece davalıların kabul ettiği miktar ile ilgili olarak yargılama giderinden sorumlu tutulup tutulamayacaklarının değerlendirilmemesinin doğru olmadığı-
Dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup, trafik kazasının netice itibari ile bir haksız fiil olduğu, davacı tarafın HMK.'nun 7.maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak davalı sigorta şirketinin ikametgahı mahkemesinde dava açtığı, bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki şikayet davasında, usulüne uygun olarak verilen kesin süreye rağmen gider avansının yatırılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği-
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği; İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesinin hizmet kusurundan kaynaklanan, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlı olması gerektiğinden kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmayacağı- Davacı, kendisine karşı psikolojik baskı ve sudan sebeplerle soruşturma açılarak disiplin cezası uygulandığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunduğundan davacının istemini dayandırdığı bu maddi olgulardan, davalı müdürün göreviyle ilgili bir eylemine değil, salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması nedeniyle husumetin aynı okulda idareci davalıya yöneltilmesinde isabetsizliğin bulunmadığı-
Davacı, 28.05.2014 tarihinden önce tüketici hakem heyetine başvurmuş ise de, tüketici hakem heyetinin karar tarihi olan 12.03.2014 tarihi itibariyle 2.973,80 TL nin tüketiciye iadesine ilişkin karar delil mahiyetinde olup, 28.05.2014 tarihinden sonra bu alacağın tahsili istemiyle tüketici hakem heyetine başvuru yapılmaksızın icra takibi yapılamayacağı gibi, tüketici mahkemesinde de dava açılamayacağı - Tüketici hakem heyetine başvuru yapılmaksızın icra takibi yapılması ve yapılan icra takibine itiraz edilmesi halinde de icra takibinin kendiliğinden duracağı- 28.05.2014 tarihinden önce tüketici hakem heyetince karar verilmiş olsa bile verilen karar delil mahiyetinde olduğundan, 28.05.2014 tarihinden sonra 2.973,80 TL alacak için yeniden tüketici hakem heyetine başvurulmasının zorunlu olacağı-
Sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının bu alacağın varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerektiği- Davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığı değil, alacağın bulunduğu fakat sona erdirildiği noktasında ise, ispat külfetinin davacıya yüklenmesi gerektiği- Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itirazın, alacağın esas ve miktarına ya da bununla birlikte sıraya yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK’nın m.142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK’nın m. 142/son) ileri sürülmesi gerektiği- Görev hususu açıkça temyize gelmese de, bu hususun temyiz mahkemesince re'sen gözetileceği- Davacı tarafın müvekkili alacağının kamu alacağı olduğu ve haczinin de davalı Vergi Dairesi haczinden önce olduğuna yönelik isteminin takip hukuku kurallarının yanlış uygulanmasına yönelik olduğu, davalı Vergi Dairesi alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığı ve icra mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, bu taşınmazla ilgili davanın HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Anayasa’nın 129/5 ile 657 sayılı Kanunu’nun 13/1. maddesi gereğince, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılacağı; idare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesinin, hizmet kusurundan kaynaklanmış olması gerektiği- Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmadığı- Davacı, "kendisine karşı psikolojik baskı ve sudan sebeplerle soruşturma açılarak disiplin cezası uygulandığı" gerekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunduğundan, davacının istemini dayandırdığı bu maddi olgulardan, davalı müdürün göreviyle ilgili bir eylemine değil, salt kişisel kusuruna dayanıldığı; eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmamasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmamasına göre, husumetin aynı okulda görev yapan idareci davalıya yöneltilmesinde isabetsizliğin bulunmadığı-
Davalı dördüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde bulunduğu yer mahkemesinin de tasarrufun iptali davasına bakmakla yetkili olduğu (HMK. mad. 7)-