Mahkemece, davalının mirasçı sıfatı ve dolayısıyla pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gözetilerek davalı hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacılar vekilinin ıslah dilekçesi ile talebinin kooperatif üyelik tespiti olduğunun anlaşıldığı, ıslah nedeni ile 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz iş bu davanın, 6102 Sayılı Yasa'nın 5. maddesi gereği ticaret mahkemesi görev alanına girdiği-
Çekişmesiz yargı işi olan tapu kayıt maliki ile aynı kişi olunduğunun tespiti taleplerine sulh hukuk mahkemelerince bakılması gerektiği, bu davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olmadığı- Hasım olarak  Hazine değil, Tapu Müdürlüğü'nün gösterilmesi gerektiği- 
Çekişmesiz yargı işi olan tapu kayıt maliki ile aynı kişi olunduğunun tespiti taleplerine sulh hukuk mahkemelerince bakılması gerektiği, bu davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olmadığı-
Davacının ne kadar kredi kullandığı, kendisine fiilen ne kadar ödeme yapıldığı, ne miktarda ödeme yapacağı ve kullanılan kredi tutarının ne kadarının masraf ve komisyon olarak tahsil edildiği davacıya verilen belgelerden (sözleşmenin bir nüshası, geri ödeme planının bir sureti ve kredi kullandırım dekontu vs.) açıkça anlaşılmakta olup davacının sureti kendisinde bulunan belgeleri yeniden bankadan talep ederek muaraza yaratmasının hukuken korunamayacağı- Davacı tarafından haksız olarak yapıldığı iddia edilen kesintinin iadesi için miktar belirtmeksizin Tüketici Sorunları Hakem Heyetine harçsız olarak başvurulmasının mümkün olduğu- Yapılan kesinti tutarına göre hakem heyetince verilen karar kesin veya Tüketici Mahkemesinde açılacak dava için delil niteliği taşıyacakğı, davacı yanın amacı, kredi kullanımı esnasında haksız olarak yapıldığı ileri sürülen kesintinin iadesinin sağlanması olduğundan, bu amaçla başvurulacak hukuki mercilerce öncelikle bankaca yapılan kesinti tutarının belirleneceği göz önüne alındığında davacının isteminin ayrı bir dava şeklinde ileri sürülmesinde hukuki yararı da bulunmadığı-
Davacı sigorta şirketi davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınacağı, sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hakkın, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olduğu, eldeki davanın, sigorta şirketinin rücuen tazminat istemine ilişkin olduğuna göre; davacı sigortacının sigortalısı olan gerçek kişilerin (haksız fiil nedeniyle zarar görenler) açacağı davada görevli olan Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin bu dava bakımından da görevli olacağı- Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK mad. 5/3 uyarınca, davanın asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemelerinden hangisinin iş sahasına girdiğinin, ancak taraflarca ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınabileceği düzenlendiğinden, somut olayda; davacının Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davada, davalının süresi içerisinde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu ilk itirazını ileri sürdüğü, mahkemece davalının bu itirazının reddine karar verilerek işin esası incelenip davanın kısmen kabul edildiği, halbuki, eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davalı tarafça süresi içerisinde iş bölümü itirazının ileri sürüldüğü gözetilerek HMK mad. 114/1-c'ye göre, görevsizlik nedeniyle HMK mad. 115/2 gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Zarara neden olan trafik kazası hemzemin geçitte meydana geldiğinden davanın adli yargıda görülmesi gerekeceği-
Dosya kapsamından; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan teftiş doğrultusunda, yönetim kurulu eski üyesi olan davalıların eylemleri nedeniyle birliğin zarara uğratıldığının tespit edilmesi üzerine, olağan genel kurul kararı ile denetçilere, zararın tahsili için yetki verildiği ancak olağanüstü genel kurul kararı ile eldeki yargılamaya devam edilmesine muvafakat verilmemesine karar verildiği, bu nedenle de HMK.'nun 114. maddesinde açıklanan yasal düzenleme gereğince birlik adına işbu davayı açan davacıların, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, davanın, aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile “ davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı-
22. HD. 23.10.2018 T. E: 12705, K: 22987-
Dosyadaki belgelere göre; davanın devamı sırasında davalı borçlu şirketin tasfiyesinin tamamlandığı ve kaydının kapatıldığı anlaşıldığından, mahkemece davacı yana, davalı borçlu şirketin ihyasını sağlamak üzere dava açması için süre verilip, şirketin ihyası ve bundan sonra ihya edilen şirkete tebligat yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın sonuçlandırılması gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-